31 Temmuz 2008 Perşembe

Serhat AKIN Kocaelispor'da


Davids i gören geliyor mu anlamadım. Hayrettin ALbayrak korfez.org forum'da yazdığına göre Serhat AKIN ile anlaşılmış ve bir hafta sonra imza atmaya gelecekmiş. Transferde bize kimse yetişemiyor. Yalnız kafama takılan Hayrettin ALBAYRAK başkanla bugün görüşmüş, başkan; "Davids'in ayağında bir sakatlık var. Durum nedir öğrenmeye çalışıyoruz" demiş. Sakat makat bırak gelsin adam. Belediye seçimlerine az kaldı, parayı düşüme başkan..

Biri bizi durdursun fena coştuk, ama özlemişiz..

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Tenis Desteklensin

29 Temmuz 2008 Salı

Çelişki

Trilyonlarca borcumuz var. Avusturya kampında içecek su bulamıyoruz, hazırlık maçına gittiğimiz yolun 20 dakika süreceği söyleniyor ama yol 45 dakika sürüyor. Belediye para vermiş olmasa geçen sezonki futbolcu alacaklarını ve şampiyonluk primini ödeyemiyorduk. Geçensezonun sonunda 3 milyar için Fatih Şen'in menajeri Kartalspor maçı öncesi formalara haciz koydurdu. Şimdi Edgar Davis den bahsediyoruz Nasıl bir çelişki yaşıyor, yaşatıyoruz..
Davids'in gözlüğüne haciz koyulursa ne yaparız?!

%99







Mevlüt okutucam cami hocasına. %100 olsun artık şu!

26 Temmuz 2008 Cumartesi

27 Nisan 2008 Kartalspor - Kocaelispor maçı




Hayatımda unutamayacağım olaylar arasında ilk 5 te rahatlıkla yer alır bu maç. Öncelikle stadın bilmemkaç seyirci kapasitesi bunun 350sinin deplasman takımına (yani bize) verileceğini söylemişti kartalspor başkanı. Hafta içinde Serhan Gürkan "Dışarıda taraftarımız kalmayacak" şeklinde açılamalar yapmıştı. Bizde zaten yakın deplasman bulmuşuz ve son 3 haftaya girmişiz takım kafaya oynuyor bırakır mıyız?!!

Hodri meydan açıklama yaptı Adabazarından Haydapaşaya giden 12.17 treni ile gidilecekti maça. Maç 14:00da başlıyordu Ucu ucuna yetişecektik hatta maç öncesi piizimizi istasyon ve çevresinde yaptık.



İstasyonda 1000 kişi vardı veya yoktu. Şaşırmıştım. Az kişiydik ancak sonradan gelen haberler sabah 10 treniyle bu kadar daha adamın Kartal'a gittiğiydi ve olayların çıktığı trenin taşlandığı haberini aldık. Zaten taşlama muhabbetine hazırdık ancak tren içindeki aileler çok korktu. Trende herkes ayakta gidiyor belediye otobüslerindeki arkada tarafta olan boşluk bile yoktu. Üst üste gidiyorduk. Adapazarı'ndan binen ailelerin çoğu huylandı. bizim taraftarın pisliğini bildiklerinden bazıları trenden indi. Tren içinde cigara saranlar, bira içenler her yol vardı. Bizim vagondakilerinin yaşları 16-18 civarındaydı ve gençler her tarafa salça oluyor, herkese gider yapıyorlardı.

Aynı gün Fenerbahçe - Galatasaray maçı olduğundan Gebze'de Galatasaray formalı bir kaç eleman vardı. Trene binip istanbul'a maça gitmekti niyetleri. Trenden sarkanlar inenler bir sürü adam ana avrat sövüyordu bunlara. Bunlarda hemen geri vites yapıp "Tamam kardeşim" tarzında davranıp gardan uzaklaştılar. Tren hareket etmeye başlayınca Arkadaş "gelsenize lan" tribine girdiler. En şerefsizleştikleri hadise bu oldu.

Sonra Pendikte Sakaryaspor Polarlı bi eleman gördük Adabazar tarafına gidecek bekliyordu. Trenden en az bin kişi bağıra bağıra küfür etmesine rağmen sağa sola bakarak duymuyormuş ayaklarına girdi. Ancak yanında iki teyze vardı çocuğa baktılar o da kalktı gitti. Anlayacağınız daha yolda olay olacağı belliydi.

Kartal çarşısını geçtikten sonra apartmanların arasından trene bir sürü taş geldi "dan dun" seslerini duyduk ve Sanki savaşa gidiyor muşuz hissine kapıldık. 16-17 yaşındaki gençlere bir baktım yerlere kapaklanmış sanki siper alıyorlar. Çok güldüm..

Kartal İstasyonunda indik karşımızda polisler bir rota çizmişler o yol istikametinde stada doğru gidiyoruz. Herkes omuz omuza, kol kola vermiş gittik stadın dibine kadar saat 13:50 civarı filandı. Stad kapısına geldiğimizde bir baktık trenden inenden fazla adam kapıda bekliyor. Ozan başkanla birbirimize umutsuzca baktığımızı hatırlıyorum..



Erman başkanı ve Özgür başkanı kapı önünde polislere dert anlatırken gördüm. Sonra Özgür başkan elektrik trafosunun üstüne çıkıp elindeki biletleri yırttı "Dışarıda kimse kalmayacak ulan" dedi ve hepimiz gaza gelip alkışı kopardık. 2-3 bin adam stad kapısındaydık ve maç başlamıştı. Arkadan, yandan, önden, sürekli bir sıkıştırılma içine girdik.

Tam kapı açıldı oh içeri gireceğiz dedik ki içerden çıkan polisler kapıdakileri joblamaya başladı. O sırada içerde polisleri engellemeye çalışan Muammer Çelik vardı. Sonra dışarda bizim daha önceden etrafımızı saran ve sürekli sıkıştıran polisler joplamaya ve biber gazını allah ne verdiyse sıkmaya başladı.

işte o sırada bu videoyu çekmiş İHA .




videoyu görünce daha bi kötü oluyorum hep bakıyorum polisin vurduklarına tanıdık.


İşte sonra stadın oradan aşağıya doğru kaçan kaçana bir curcuna yaşandı. Ne tarafa kaçsam demeye varmadı Bi kaç jop darbesi aldık ilk başta çok büyük acı duysamda ilerde göreceklerimdne sonra bu düşüncem değişecekti.

Tren yoluna doğru koşuyor herkes bende peşlerindeyim. Kaçarken, çarşı içinden geçen arabaların aynalarının olmadığını fark ettim. Bir de baktık geyik gibi seke seke vuruyorlar aynaya düşürüyorlar. Hatta birini ayağını arabanın arka camından çıkarmaya çalışırken gördüm.

Gördüklerimden sonra daha bir tempolu kaçmaya başlamıştım. Kaçtığımız yerde sıkışıp kalacağımızı bilsem böyle yapmazdım..

Geldik Kartal İstasyonuna İzmit tarafına gitmek için alt geçitten karşıya geçmeniz gerek. Alt geçit ana baba günü gibi kaçarken millet birbirini paralıyor. Alt geçite girdim Tam merdivenlerden yukarıya doğru çıkıyordum ki kolumdan bir polis tuttu "Alın bunu" dedi. Şoktaydım afalladım içimden "ulan bin tane adam var kaçan beni neden alıyorsun..." demiştim. Sonra merdivenlerden aşağıya indik polisle beraber. İşte orada Hayatımda unutamayacağım manzarayla karşılaştım. Köprü altında şıkıştırmışlar çocukları Hepsi yerde. Daha en fazla 18 yaşında olan çocuklara "gavura vurur gibi" vuruyorlar. Hatta çoğu polisin jopu elinde değildi. Yerden alıyor, yerde yatan çocuğun üzerine fırlatıyor. Sonra ya yerden tekrar jopu alıp tekrar fırlatıyor yada tekme, yumruk ne denk gelirse vuruyordu. Ve bu çocukların şucu yoktu!! Ben orada artık içeriye alsınlar veya götürsünler diye dua ettim. O kargaşanın içine benide alacaklar mıydı? diye 3-5 saniye kafa yordum. Sonra kolumdan tutan poliste gaza geldi arkadaşlarının yanına gidip yerdekilere vurmaya başladı. Ben öylece kalmıştım. Ne yapsam nereye kaçsam diye can havliyle Haydarpaşa Tarafına giden merdivenlerden yukarıya çıktım. Bütün polisler izmit yönündeki merdivenlerde veya köprü altında kendilerini tatmin ediyorlardı. Tabi ben öyle sanıyordum. Yukarı çıktığımda Bir tane normal vatandaşın olmadığını gördüm. Haydarpaşaya tren yeni gitmiş ve istasyonda kimse kalmamıştı. Sıraya geçmiş polisler vardı. Bu nasıl iş demeye varmadı. Ana avrat küfür etmeye başladılar. "Ne işin var lan senin burda amua goduum" ve daha nicesi. Sıraya dizilmişler dedim ya. Her polis önünden geçişimde bir jop darbesine ve sorguya tabi tutuluyordun "Ne işin var la amua goduum?!" Yaşı benden küçük polisler vardı. Daha bıyığı terlememiş, kendini buralarda tatmin etmek isteyen insan müsvetteleri gördüm.

Hele biri atkımı gösterip "bu ne lan g.t, çıkar onu çabuk ne işin var burda" demesin mi. Atkı takmak suç mu be.. Tabi en çok birşey diyememek koyuyor adama. Ben dedim "trene binicem" can havliyle "siktir git karşıya" dedi. Karşısı izmit istikameti oluyordu. Karşıya baktığımda hep bizim çocuklar ve önlerinde polis vardı. Suratlarına biber gazı sıktılar çoğu yere düştü ve yere düşenlere jopla vuruyorlardı. İsrail de filistin li olsak böyle muamele görmezdik heralde. O haldeyken bile o adamlara acıdığımı hatırlıyorum.

Polis bana hala arada vuruyor "ne işin var lan burda amıua goduum" diyip duruyor. Bende her seferinde "trene bineceğim" diyorum.. sonra Bana "git karşıya o zaman" diyor. Yürüye yürüye istasyonun sonuna gelmişim onlarca polisin önünden geçmişim adam bana geriye dön diyor. Ben de haydarpaşa tarafını gösterip "ben bu tarafa gidicem" diyorum.
artık düşünün halimi.. "Adam siktir git lan o zaman" deyip tekmeyi basıyor. Rayların üzerindeyim.. O an bir tren gelse Sakaryalı Aykut vakasını tekrar yaşayacaktık.. Ne hikmetse sonunda şans mı ne. Benim rayların üstünde olmadığım taraftan banliyö geldi ve gebze yönüne gidiyor. Ama karşı tarafa çıkamıyorum arada hem tren var hem baktım polisler bizim çocukları trene bindirmiyorlar. Öyle bir anki ne yapacağıma ben karar vermedim sanki. banliyo treninin kapısına atladım tren yolundan. Kapı açılmıyordu içerdekilere seslendim içerden açtılar kapıyı o sayede bindim trene.

Hayatımda bana bu kadar garip bakıldığını bir daha görmem inşallah. Trene bindiğimde serüven sürüyordu herkes bana bakıyordu neyse tren kartaldan kalktı ama dışarda bir sürü taraftar vardı ve polis hiç birini trene bindirmedi. Böylece gebze'ye kadar gittim ama ayağım feci ağrıyor ve topallıyordum....


Yoruldum yaz yaz devaminida sonra yazarız. siz şunu okuyun

Predrag Pazin


Kocaelispora gelen en iyi defans oyuncularından birisiydi bana göre o yüzden kadıralının affına sığınarak bu yazıyı yazıyorum madem yetki vermiş bize bizde burda kullanalım yetkimizi artık.
1973 yılında eski Yugoslavyada Dünyaya gelen bu arkadaşın hayat hikayesini çok fazla anlatmaya gerek yok isteyen ufak bir araştırma sonucu öğrenebilir. 2000 yılında Levski Sofyadan Alex Yordanov ve Zdravko Lazarovla beraber geldiler küme düşmemeye oynayan takımımıza devre arasında. İlk olarak Ankarada Gençlerbirliği ile yaptığımız bir kupa maçında izledik kendisini müthiş futboluyla aynı maçta harikalar yaratan Alex Yordanov ile ilgili bir başka başlıkta görüşlerimizi bildiririz ilerleyen zamanlarda neyse konumuza dönersek bu asi arkadaşçok fazla rahat durmadı takımda sarı kartlar, kırmızı kartlar falan derken frikikten ve penaltıdan attığı gollerle unuttturuyordu hırçınlığını. Tribünler çabuk benimsemişti bize çok benziyordu. Asiydi, hırçındı rahat durmuyordu durmayacağı da belliydi hangi maç olduğunu tam hatırlamıyorum ama yine maraton tribününde ki yerimizi almıştık Hikmet hoca ikinci yarıda Pazini oyundan çıkardı ve direk soyunma odasına yöneldi Pazin tünelin ucunda formasını çıkardı ve hala daha tartışılan o olay meydana geldi kimilerine göre formayı atmış kimilerine göre ise forma serbest düşme hareketine maruz kalarak reklam panolarına asılmıştı bu olay Pazinin ipini çekti daha sonra o hareketi yapmasa belkide uzun yıllar kalacaktı İzmitte Mirko gibi, Moşe gibi, Dobra gibi, Stin gibi efsanemiz olacaktı.
Bir başka yazımda Depremden sonra İzmite gelen Football Mundial ekibinin yaptığı çekimlerden bahsedeceğim ama ne zaman onu bilemem.

25 Temmuz 2008 Cuma

Şeklimiz Yeter - Edgar Davids Kocaelispor'da ?!


Serhan Gürkan "Davids ile anlaştık ama kluivert olmadı. Davids haftaya izmitte" dedi. Şok oldum. şaka gibi. Bu davids basının dediği gibi defans olan davids çıkarsa Serhan Gürkan "nasıl kandırdım sizi" mi der ne der bilemem. Çünkü uzun saçlı 10 numara demişti bize.

24 Temmuz 2008 Perşembe

Uzun Saçlı



"İş kesin olarak bitmeden ismi söyleyemem. Sadece şu kadarını söyleyebilirim herkesin tanıdığı şöhretli bir oyuncu, yaşı 33-34 dolayında ve uzun saçlı” - Serhan Gürkan

Engin İpekoğlu ve yönetimde bulunan herkes ne zaman mikrofon uzatılsa takıma 10 numara lazım diyor. Umut Kekili bu iş için niye düşünülmez? illa yaşlanınca mı top oynayabiliyor insanlar. Umut'u abartarak söylesem Kaka tipinde bir adam derim. tabii eksikleri çok ama 34 yaşında adam ne kadar oynar? 1 sene mi? kalbi durmayacağı ne belli? oynat işte umut'u. Tamam orta sahaya adam şart ama illa uzun saçlı ve hepimiz tanıdığımız için oyuncu alınmazki. korfez.org forumda millet makaraya bağlamış Davids adı geçiyordu. bende "neden Nedved olmasın oda o yaşlarda"diye ortaya laf attım inananlar oldu. bizimkiler uzun saçlı diye beşiktaş ın kovduğu ibrahim üzülmez i alır getirir 10 numarayı verirse şaşırmam.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Fikstür üzerine

İlk maç ankara deplasmanı gidip sakaryada piiz yapmak varmış. inş. bi işim çıkmaz gider öğrencilik günlerimizi yad ederiz. ilk 4 hafta gerçekten zor rakipler var. Gerçi lige bakınca pekte kolay rakip kalmadı bu sene. Gençler iyi takım kurdu ama ben Bakkal'la, kasapla filan olacak iş değil diyorum. İlk maçı alabilirizde mağlup olabilirizde gençler çok dengesiz takım ve bakkal dengesiz hoca. Kadroları iyi eski beşiktaşlı 41 numara izmitli Koray Avcı'yı aldılar bi kaç genç ve tanımadığımız bi kaç yabancı yine cavcav döktürdü. Sivastan Yaser'i de unutmamak gerek. Sakarya dan Mustafa Pektemek adında bir adam aldılar ki 1-2 sene içerisinde Fener'e satarlar diyorum ama bu ilk maç olduğundan herşey olabilir. Hem bizim takıma daha transfer yapılacak bakalım.

2. hafta sivas maçı ismetpaşa yıkılır.Hele birde Ankara dan galip dönersek.. Sivas, inter toto telaşına sezona erken başladı o yüzden biraz daha avantajlılar yani zor maç olduğu kesin. Hele içerdeyiz diye saldırırken rüzgarın oğlu Balili yi kaçırırlarsa fena olur.


3. hafta yine zor bir maç harbiden oturmuş bir takımı dağıtmaya kafa ütülemeye başlayan tolunay'a rağmen iyi oynayan kayserispor deplasmanından puan alsak yeter diyorum. Şimdi böyle diyorum ama Gençleri bi yenelim bak gör neler değişiyor yorumlarımda :) BU maçta Koray Çölgeçen oynar büyük ihtimal. Geçen sezon bir beşiktaş'a karşı oynadı yıldız oldu, aman bize öyle bir yanlış yapmasın

4. hafta; şu maçı alın lan!! Ondan sonra Adnan Polat'ı çıkarın ekrana g.tümle güleyim....

bitmez..

Fikstür

Fikstür




1. Hafta
Sivasspor - Kayserispor
Hacettepe - Bursaspor
İBB - Eskişehirspor
Gençlerbirliği - Kocaelispor
Gaziantepspor - Fenerbahçe
Trabzonspor - Ankaraspor
Konyaspor - Ankaragücü
Antalyaspor - Beşiktaş
Galatasaray - Denizlispor

2. Hafta
Bursaspor - Gençlerbirliği
Beşiktaş - Konyaspor
Ankaragücü - Trabzonspor
Ankaraspor - Gaziantepspor
Eskişehirspor - Hacettepe
Kocaelispor - Sivasspor
Kayserispor - Galatasaray
Fenerbahçe - İBB
Denizlispor - Antalyaspor

3. Hafta
Galatasaray - Antalyaspor
Gençlerbirliği - Eskişehirspor
Gaziantepspor - Ankaragücü
Sivasspor - Bursaspor
Hacettepe - Fenerbahçe
İBB - Ankaraspor
Konyaspor - Denizlispor
Kayserispor - Kocaelispor
Trabzonspor - Beşiktaş

4. Hafta
Ankaraspor - Hacettepe
Eskişehirspor - Sivasspor
Antalyaspor- Konyaspor
Ankaragücü - İBB
Fenerbahçe - Gençlerbirliği
Bursaspor - Kayserispor
Kocaelispor - Galatasaray
Beşiktaş - Gaziantepspor
Denizlispor - Trabzonspor

5. Hafta
Sivasspor - Fenerbahçe
Kocaelispor - Bursaspor
Kayserispor - Eskişehirspor
Galatasaray - Konyaspor
Gençlerbirliği - Ankaraspor
Hacettepe - Ankaragücü
İBB - Beşiktaş
Gaziantepspor - Denizlispor
Trabzonspor - Antalyaspor

6. Hafta
Eskişehirspor - Kocaelispor
Bursaspor - Galatasaray
Denizlispor - İBB
Ankaragücü - Gençlerbirliği
Ankaraspor - Sivasspor
Fenerbahçe - Kayserispor
Konyaspor - Trabzonspor
Antalyaspor - Gaziantepspor
Beşiktaş - Hacettepe

7. Hafta
Sivasspor - Ankaragücü
İBB - Antalyaspor
Bursaspor - Eskişehirspor
Gençlerbirliği - Beşiktaş
Hacettepe - Denizlispor
Gaziantepspor - Konyaspor
Kocaelispor - Fenerbahçe
Kayserispor - Ankaraspor
Galatasaray - Trabzonspor

8. Hafta
Denizlispor - Gençlerbirliği
Ankaraspor - Kocaelispor
Antalyaspor - Hacettepe
Ankaragücü - Kayserispor
Fenerbahçe - Bursaspor
Eskişehirspor - Galatasaray
Trabzonspor - Gaziantepspor
Konyaspor - İBB
Beşiktaş - Sivasspor

9. Hafta
Hacettepe - Konyaspor
Eskişehirspor - Fenerbahçe
Kayserispor - Beşiktaş
Sivasspor - Denizlispor
Gençlerbirliği - Antalyaspor
İBB - Trabzonspor
Bursaspor - Ankaraspor
Kocaelispor - Ankaragücü
Galatasaray - Gaziantepspor

10. Hafta
Konyaspor - Gençlerbirliği
Beşiktaş - Kocaelispor
Denizlispor - Kayserispor
Ankaragücü - Bursaspor
Ankaraspor - Eskişehirspor
Fenerbahçe - Galatasaray
Gaziantepspor - İBB
Trabzonspor - Hacettepe
Antalyaspor - Sivasspor

11. Hafta
Eskişehirspor - Ankaragücü
Bursaspor - Beşiktaş
Galatasaray - İBB
Sivasspor - Konyaspor
Gençlerbirliği - Trabzonspor
Hacettepe - Gaziantepspor
Fenerbahçe - Ankaraspor
Kocaelispor - Denizlispor
Kayserispor - Antalyaspor

12. Hafta
Gaziantepspor - Gençlerbirliği
Konyaspor - Kayserispor
Beşiktaş - Eskişehirspor
Denizlispor - Bursaspor
Ankaragücü - Fenerbahçe
Ankaraspor - Galatasaray
İBB - Hacettepe
Trabzonspor - Sivasspor
Antalyaspor - Kocaelispor

13. Hafta
Sivasspor - Gaziantepspor
Bursaspor - Antalyaspor
Kocaelispor - Konyaspor
Gençlerbirliği - İBB
Ankaraspor - Ankaragücü
Fenerbahçe - Beşiktaş
Eskişehirspor - Denizlispor
Kayserispor - Trabzonspor
Galatasaray - Hacettepe

14. Hafta
Hacettepe - Gençlerbirliği
İBB - Sivasspor
Beşiktaş - Ankaraspor
Denizlispor - Fenerbahçe
Ankaragücü - Galatasaray
Gaziantepspor - Kayserispor
Trabzonspor - Kocaelispor
Konyaspor - Bursaspor
Antalyaspor - Eskişehirspor

15. Hafta
Sivasspor - Hacettepe
Fenerbahçe - Antalyaspor
Kocaelispor - Gaziantepspor
Gençlerbirliği - Galatasaray
Ankaraspor - Denizlispor
Eskişehirspor - Konyaspor
Bursaspor - Trabzonspor
Kayserispor - İBB
Beşiktaş - Ankaragücü

16. Hafta
İBB - Kocaelispor
Konyaspor - Fenerbahçe
Galatasaray - Beşiktaş
Denizlispor - Ankaragücü
Gençlerbirliği - Sivasspor
Hacettepe - Kayserispor
Gaziantepspor - Bursaspor
Trabzonspor - Eskişehirspor
Antalyaspor - Ankaraspor

17. Hafta
Sivasspor - Galatasaray
Eskişehirspor - Gaziantepspor
Kayserispor - Gençlerbirliği
Ankaragücü - Antalyaspor
Ankaraspor - Konyaspor
Fenerbahçe - Trabzonspor
Bursaspor - İBB
Kocaelispor - Hacettepe
Beşiktaş - Denizlispor

2. lig fikstürü burada

Çok profesyoneliz(!) #3



Evet evet sayın Muammer Çelik ben hala utanmaya sizde utandırmaya devam ediyorsunuz. Kartepe kampında denemeye çağırılan 2 siyahi oyuncu vardı sonra teknik ekip beğenmiş bu adamlarla sözleşme imzalanacak diye açıklama yaptınız resmi sitede. Hazırlık maçlarındaki yorumlarda Patrice'in iyi oynadığını ama Serge'yi pek beğenmediklerini öğrendim maçları izleyen arkadaşların. Neyse olur dedik ucuz maliyetli iki adam tutarlarsa iyi olur. Hatta Serge 2002-2003 sezonunda bizim pafla 30 maça çıkmış. Sonra memleketine gidip orada top oynamış.

Geçen gazetede okudum adamlarla 100bin ytl ye anlaşılmış. Serhat Sagat geçen yıl yaklaşık 300bin ytl almıştı ve bu 100bin ytl adamlara küfür etmekle eşdeğerdi. Resmi sitedeki "oyuncularla anlaşıldı" haberinden sonra yine aynı yerde "Serge transferi gerçekleşmedi" yazmışlar ne kadar profesyonel(!) olduğumuzu bir kez daha bize göstermişlerdir. Sebep olarak maliyetinin yüksek olması gösterilmiş. Helal olsun Serge denen adama. bana deseler gel 100bin ytl ye oyna diye ben gitmem. Serhat'ın bir sezon önce ikinci ligde 300bin ytl aldığı bir takımda 100bin ytlye oynamam arkadaş.

Çok profesyoneliz(!) #2

Çok profesyoneliz(!)

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Turkcell Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig fikstürleri 23 Temmuz'da çekilecek

Federasyonun resmi sitesinde açıklanmış fikstürün belli olmasına birkaç gün kaldı.

İlk maçı içerde oynayalım da kim olursa olsun ama Fener olsa fena olmaz Bakalım guiza, Ufuk Çam karşısında neler yapacak görürüz. Antep deplasmanı filan çıkmasında gidemem verem olurum dertten.

15 Temmuz 2008 Salı

Kafa Yapmaya Geldik



resmi bir galatasaraylıdan almış olmam ilginçtir. Teşekkürler Scapula

Şu günlerde bir İran takımıyla hazırlık maçı yapıyoruz, bir Azeri pasoda koyup duruyorlar bize. Hadi daha yeni başadılar hazırlık dönemine olur öyle şeyler. Ama eskiyi görünce insanın canı sıkılmıyor değil. Arsenal'e plaka yazdığımız zamanları gördük biz. Seaman a 4 gol atmıştık. Göt spor haberleri o zaman yine hiç bahsetmemiş gazetelerdeki bir tecavüz haberi kadar yer ayırılmamıştı. Hele atv spor'un o akşamki spor haberlerini merakla bekledim bizim maçtan birşeyler gösterir mi diye. Spor haberlerini verdi verdi (ne kadar spor tartışılırda neyse) sonunda artık adamın hangi takımı giydiği filan yazmaya başladı kameramanın annesinin kızlık soyadı bile yazdı altta geçti tam sonunda dedi "bu arada kocaelispor bilmemnerdeki hazırlık maçında Arasenal'i 4-1 yendi, spor haberlerimiz bu kadar iy akşamlar mıkmıkmık"

ben tv başında dumur olmuştum. Deli gibi seviniyordum, yüreğimde bi coşku vardı. Hazırlık maçı bile olsa Arsenal di ve biz fethiye caddesinden çıkıp kafa tutmuş rencide etmiştik, bu kadar mı önemsizdi. Sizin sporunuzunda medyanızında istanbulunuzunda.. diye sövmüşümdür kesin. Sen ey basın adama böyle davran ondan sonra sor "Neden istanbul takımlarına bizans deniyor?" diye işte bu yüzden lan amua goduumm anlamadınız mı hala eşşooluları.. Al işte iran takımı bize koydu Azerilerde koydu. Onlar kesin kendi televizyonlarında anlatıyorlardır yendik ettik diye. bi siktirin gidin ya..

sinirlendim inamoto yu yazıcaktım olay nereye gitti al sen git 125 trilyonluk japon imamotunu çek. Biz bizle güzeliz..

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Godzilla Emre



Terim çocuğumun okul takımındaki antrenörü olsa, hemen, hiç düşünmeden alırım çocuğu takımdan. Hatta okuldan. Çünkü almazsam gün gelir ya psikolojisi bozulmuş olarak kendisi bırakır ya da bir Emre Belözoğlu’na dönüşür.
(Mehmet Demirkol - Milliyet)

Ah be Mehmet kaşınıyorsun... Doğru diyorsun ama bu sefer Fatih Terim bir hareket çekebilir.

Gıyabi Şampiyonluk

11 Temmuz 2008 Cuma

Cuma Adayı Terketti



Kartepe Kupası

12 Temmuz Cumartesi
17.30 Konyaspor-Kocaelispor


14 Temmuz Pazar
17.30 Altay-Konyaspor


16 Temmuz Çarşamba
17.30 Kocaelispor-Altay

yazın millet iddaa oynasın, hemde takımlar hazırlansın hesabı turnuva..

10 Temmuz 2008 Perşembe

Geldik..



Lig başlayana kadar sabredemiyoruz. Hemen olay, hemen millete gider yapmanın peşindeyiz.. Daha ilk hazırlık maçında çıkan olaylarla belli ediyoruz kendimizi.. Serdar tipik izmitli havasıyla alayına gider yapmış azerilerin. Geçen yıl azerbaycan ligi şampiyonu olamuş İnter Bakü ile oynadık. 1-0 mağlup olduk. Maçta elli tane adam değiştirilmiş kavga dışında kaleye daha Serdar geçmemiş bu dikkatimi çekti. Kavga sanrım 2. yarı Bakülülerin sert girmesinden başlamış. Biri Taner'e fena koymuş bi tane. Anlatılanlar bunlar tabiki. Sonra Saldırıya hazır bekleyen Serdar sahneye çıkmış. Gol atamadık ama Serdar tek başına Orta asyayı dağıtmış :) Böyle yaparsak maçları 11 kişi bitiremeyiz gibime geliyor.








Nenad Jestrovic Kocaelispor'da


Ah ulan birde yaşlı olmasan! 32 yaşında da olsa İyi forvet aldık, Anderletch zamanlarında adını duyduğumuz sırp ve giderci bir abimiz. Uefa'dan ırkçılık yüzünden cezası bile var. Böylede g.t bi adam. Bir şampiyonlar ligi maçında Mohamed Sissoko ya Irkçı laflar etmiş 3maç ceza yemiş. Anderletch zamanlarında beşiktaş ve galatasaray için transfer bile etmiş fotomaç, fanatik gibi gazetelerimiz. Geçen sene Kızılyıldız da oynamış, tıpkı Dusan ve Tutoriç gibi. Mirko sonunda Kızılyıldız la bizi kardeş takım yapacak. Olacağı o adamların takımın yarısını aldık.

Resmi sitedeki haber burada, ayrıca gogıldan bakınca bir haber çıkıyor ki adamın "çetebaşı" olduğu yazıyor burada. Tamam haber 2005 tarihli ama şu ergen devlet bize konmasın çetebaşı filan diye. Bir forvetimiz oldu onuda çetebaşı yaptılar. Bizim tribün pek sever böyle adamları.

Youtube da bir videosu var abinin gollerinden oluşan buyrun zevk alın video ...


Ne olur deneme

deneme deneme de bahsetmiştim sağolsun Emre anlatmış hikayeyi, özetlersek 2.lige düştüğümüz yıllarda denenmeye gelen yabancı oyuncular olmuştu onun hakkında:

"Başkan madem yazdın hikayeyi doğrusunu anlatalım, olay 2. lige düştüğümüzde meydana geliyor. topçular avustralyadan yola çıkıyorlar uzak doğu asya falan filan derken yolları Türkiyeye İzmite düşüyor, Kocaelispor klübüne başvuruyorlar denenmek için onları birisi tribünümüzün sembol isimlerinden Mehmet Açıka yani Mamiye yönlendiriyor Mamide yabancı futbolcu oynatamayacağımızı söyleyemiyor arkadaşlara ayıp olmasın diyede bir halı saha maçı ayarlıyor ve büyük maç başlıyor bu denenen futbolculara karşı benim kuzende forma giyiyor maçta ilk ağızdan söylediği yabancı olan topçunun beş para etmediği türk asıllı olanın ise dijkine iyi paslar attığı, pire gibi olduğu falandı. Bizden sonra nereye gittiler ne yediler ne içtiler bilmiyorum ama ilginç bir deneyim olsa gewrek"

Yine dünyada bir ilki gerçekleştirdik, halı sahada futbolcu deneyerek. Akşama bizimde maç var halı sahada ve adam lazım, Nicolas'ı arasam gelir mi acaba :)

9 Temmuz 2008 Çarşamba

Çok profesyoneliz(!) #2





Bunuda mı görecektik, oysaki biz profesyonel profesyonel yaşıyorduk.. Haber

8 Temmuz 2008 Salı

elyın da olsa o benim evladım doktor

Vefanın sadece semt olduğu, paranın öpülüp başa konulduğu futbolumuz bakalım Deivid i unutacak mı yoksa iyileşip yine top oynayabilecek mi. Tabii ki istediğimiz bir an önce iyileşsin. Fenerbahçeyi ve Deivid i sevmesem bile bu onun ayağının kırılmasına sevineceğim anlamına gemez. zira öyle olsaydı öküzden ne farkım kalırdı (ama iki ayaklı öküz)

Bu başlık ne alaka diyen varsa ki yoksada yazacağım; Aziz Yıldırım gibi para babası bir adam ve Appiah'ı süründürme veya karşılıklı sürünme politikalarını görünce Deivid için daha bi hüzünleniyorum. Sonu Appiah'a benzemesinde. Appiah için mevlüt okutucaktım neredeyse o kadar üzülüyordum. Daum zamanında adam sağ bek bile oynadı, kesin türkü çığırıyordur "Neden geldim İstanbula" diye.

7 Temmuz 2008 Pazartesi

Milanlı Kaka


Ben duymadım ama "Yalnızca Topu Gerçeken Hissedebildiğinde Ona İstediğini Yaptırabilirsin" demişsin sen. Lanet para futbolun içine ediyor. Sen Milan lı Kaka sın ne işin var Chelsea de. Para hissiyatı öldürür gibime geliyor yada çok Türk Filmi izlemişim bana öyle geliyor. Kapitalist Premier lige gitme, Seria A yı izleme sebeplerimden biri premier lig e karşı direnme mücadelemiz bitmesin. Abramoviç denen para babası ne kadar önerdi Milan a biinmez ama Milan başkan yardımcısı "Astronomik" demiş.

Yapma Milan, Kaka yı Chelsea formasıyla görmeye dayanamam.. işi kaka etmeyin.. Her kuşun eti yenmez deyiverin..

deneme deneme a a ses kontrol


Denenmeye gelmişlerdi, şimdi "hoşçakalın" denilmiş. "Biz sizi sonra ararız" dememişlerdir heralde, iş görüşmesindeki şerefsiz insan kaynakları müdürü edasıyla.

İlk antremanda bahsetmiştim denenmeye gelen yabancılardan. Biz sevmiştik ama olmamış. Engin hoca ellerini sıkmış göndermiş. Böyle çok adam gelip gidiyor transfer dönemlerinde. Çoğu beğenilmeyip gönderiliyor, ardından 2 sene sonra bi bakıyorsunuz adam Arsenal de. Bi hafta denemeyle anlamak büyük yetenek ister herade.

Düştüğümüzün 2. senesi Avusturya dan bir yabancı ve bir Türk oyuncu gelmiş denenmeye İzmit'e. Efsane gibi bir hikaye Emre Güneş bizzat olayı yaşayan kişiden dinlemiş, yakında yazar inş. buradan okuruz hep beraber. Ayrıca nicolas'ın gönderilmesine en çok üzülen Emre olmuştur. Nicolas'ın hiç tanımadığı kuzenine vurulmuş tanışmayı hedefliyordu. Neyse o olmadı Dusan'ın kuzeni vardır.

3 Temmuz 2008 Perşembe

İlk İdman

İdmana iş çıkışı gittik Emre Güneş'le. İş çıkışı açım tesislere gelmeden biraz kayıntı yapalım diyorum, giriyoruz en yakın markete simit, açma v.s alıyoruz çıkınca anlıyoruz biraz abartmışız. Elimizde poşetler kolalar, sanki tesislerin çimlerinde pikniğe gidiyor havasındayız. Sağolsun tesislerde gördüğüm& uuml;z herkese dağıtarak bir an önce sıyrıldık piknik modundan. Gittiğimizde antreman öncesi kurban kesilmiş antreman başlamıştı.

Taraftarların ilgisi iyiydi. Bu yönetimin yaptığı en iyi işlerden biri, taraftarlarla takımı buluşturması veya onların tabiriyle "takımı kentle bütünleştirmes i" olmuştur. Önceki yıllarda antreman malzemelerimiz saçma sapan renklerden oluşuyordu mesela geçen sene maviydi, önceki sene kırmızıydı yamulmuyorsam.

Futbolcuları maç öncesi havasında tribüne çağırdık, herkesin tribünü özlediği belli o sıcağa rağmen nasıl zıplıyor bağırıyoruz. Ufuk Çam'a üçlü çektirdik. Antremanı bıraktı Ufuk amigo ibo hesabı başladı üçlüye. Bir Video çektik pek iyi değil ama idare edin kariyerimdeki ilk video olur öyle şeyler..



Ufuk Cam lu - Watch more free videos

Asıl güzel kısmı idman sonrası futbolcularla azda olsa sohbet oldu. Emre`nin makedon göçmeni olmasından dolayı Sırpça mıdır nedir adamların bildiği bir iki kelime etti hemen kanka olduk. Sonra yarı ingilizce, yarı sırpça devam ettik. Tutoriç ruslar gibi soğuk bi adama benziyor ama daha ilk idmanda yabancı bir memlekette olabilir dedik, önyargılı olmayalıma getirdik. Dusan ise çok sempatik bir adam benziyor. En azından ilk izlenim öyle. Tutoriç ten sonra Dusan çok kısa geldi gözümüze. Onlada konuştuk Emre hemen makedon göçmeni olduklarını anlattı (tabi dusan doğru anladıysa) . Makedonya yı duyunca yüzü güldü biraz. Julio Cesar'ı yakalayamadık önden fırladı.


Dusan ve Emre
Tutoriç ve Emre

Sonra Serdar geldi hemen yapıştık fotoğraf çekilelim hesabı. Emre makinayı aldı eline "oğlum kapandı lan bu" demesin mi.. Ben afalladım serdar'a sarılmış bir haldeyim. Serdar boş mu durur Emre nin o şaşkın halini görünce "Pili bitmiş olmasın" deyip Erol Taş gibi güldü. Antremanda o tişörtü öpmeseydi belkide küfür ederdim şimdi burda ama neyse oda bizdenmiş böyle laf sokmalar filan.



Serdar ve Ben

Birde yabancı adamlar var demiştim (demediysemde diyorum) evet tanımadığımız adamlar vardı idmanda. Herkes esmer ve küpeli arkadaşı kesiyordu tribünden en çok o dikkat çekti. Zaten antreman sonrası Emre'nin "Who are you?" demesiyle benim yarılmam çocuğun tırsması bir olmuştur. Heralde çocuk "kimsin lan sen" filan diye alğıladı ki epey tırsak gözlerle baktı sonra ben mükemmel ingilizcemle "Welcome, where are you from?" dedim. Çocuk Fransa dan Nice den gelmiş denenmeye. Hörmetler dedik sıradaki arkadaşa geçtik. Yabancı olduğu belli olan bu arkadaşa yaklaşımımız esmer arkadaştan daha profesyonel olmuştur. "Hello", "welcome" ,"where are you from? "what is your name?"" gibi seri cümleler kurduk bu seferde çocuk hangisine cevap vereyim diye şaşırdı. Sonunda adının Nicolas olduğunu ve Auxerre'den geldiğini öğrendik. Gelen çocukların yaşları epey genç. Özellikle Nicolas; Dusan gibi sıcak kanlı bi çocuğa benziyor. İlgiden epey memnundu. Umarım yeteneklidirler ve takımda kalırlar.



Resimde En sağdaki Nicolas, Onun yanındaki Nice den gelen Kamel. Kamel, Zidane gibi Cezayir asıllı insan hayal kurmadan edemiyor neden ona çekmesin futbolu.

Bu idmandan sonra gördüm ki, Süper Lig gibisi yok. Yabancı futbolcularla kanka oluverdik bir anda. İdman olayını sevdim. Kartepe Kampı olsunnda birgün yine Emre ile gider sizle paslaşırız.

Unutmadan Şükrü Abinin adını verdik gol kralımız Taner Gülleri ilede kanka olduk.

=0> Taner ve Ben

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Sekasız Süper Lig


Ben çocukken her maç öncesi çuvallarla konfeti gelirdi Sekadan. Kocaelisporu sevmemizde katalizör olmuştur. Fabrika devletin olduğu için işçiler 2 haftada bir maç için çalışır konfeti hazırlar sonra 2 hafta yatarlardı. Arjantin ligi tribünleri gibi oluyordu heryer konfeti futboldan zevk almasan bile sırf bu cümbüş için gidilirdi stada. Çuvallarla gelen konfetileri tribünde birbirini paralayarak kapmak kadar zevkli gelmez eğer onları elden verselerdi. Hemde çuvallarla olurdu bazen ikişer üçer tane alırdı herkes her golde atılır hala bitmezdi, ancak o staddan tribüne atılan konfetileri havada kapmak bambaşka bi zevkti. Sekada çalışan işçiler bile maça gelip birbirini ezerdi konfeti kapmak için...

5 sene 2.ligden sonra işte şimdi Süper Lige geldik! Maçlardan önce yine konfeti olmaz mı? elbette olur, ancak o çuvallarla gelip havada kaptığım seka konfetsinin yerini asla tutmaz.

Güzeller #2 Ege Görgün - Yeşil... Siyah... En Büyük... Körfez...



Büyük işlere imza atmış küçük kent takımları onlar. Ligin kaderini değiştirip filmin klişe hikayesini baştan yazamasalar da, o hikayede hep kayrılan “esas oğlanları” korkutmayı başarmış; kaybetmeye mahkum olduklarına inananlara bunun aksini ispatlamış; insanlara belki de ömürlerinde ilk defa (belki de son defa)“kazanan ne hissedermiş” onu hissettirmiş kahramanlar... En üst ligde hiç şampiyon olamadan efsane olunabileceğinin kanıtı takımlar. Onlardan biri de Kocaelispor.

1992-93 sezonunda ilk yarıyı lider tamamlayan Kocaelispor, önceki ve sonraki Anadolu Efsaneleri gibi şampiyonluğa ulaşabilecek ritmi ve ruhu yakalamıştı. Takımın maddi yönden güçlü olması da önemli bir avantajdı. Ama başta Bülent Uygun olmak üzere, İstanbul takımları tarafından aklı çelinen futbolcuların motivasyonlarını kaybetmeleri bu rüyanın gerçekleşmesine mani oldu. Körfez belki lig şampiyonu olamadı ama sonraki yıllarda kazandığı iki kupa şampiyonluğu ve İstanbul’un üç büyük takımı karşısında aldığı sürpriz galibiyetlerle hafızalara ve gönüllere kazındı.



Binlerce cana mal olan 17 Ağustos 1999’daki Marmara Depremi sonrası Kocaeli yalnızca dıştan görünebilen hasarlardan değil, derinden yürüyüp gittikçe ağırlaşan psikolojik ve maddi travmalardan da muzdaripti. Yine de bu zor dönemde dahi Kocaelispor ligde tutunmayı başarıyordu. Bu direnişteki büyük pay maddi manevi hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, kente gönül borcunu bu şekilde ödeyen bazı futbolculardı. Bazılarıysa ardına bakmadan kaçmışlardı kentten. Direniş çok uzun sürmedi, Kocaelispor 2002-2003 sezonu sonunda küme düştü. Körfez’in bir alt kümedeki sürgünü tam beş sezon sürecekti.



Tarih: 11 Mayıs 2008
Yer: İzmir Alsancak Stadı
Kocaelispor sezonun gol kralı Taner Gülleri’nin attığı golle deplasmanda Altay’ı 1-0 yendi. Bu galibiyet Kocaelipor’un Bank Asya 1. Lig Şampiyonu olduğunu ve gelecek sezon Süper Lig’de mücadele edeceği anlamına geliyordu. Üç büyüklerin ev sevmediği deplasmanlardan biri yeniden fikstürlerde boy gösterecekti. Kocaelispor’un en kötü dönemlerinde bile İstanbul takımlarını çelmelemeyi başarmasına sahne olan o mütevazı sahası, İzmit İsmet Paşa Stadı bir kez daha Süper lig takımlarını ağırlamaya başlayacaktı.

Tarih: 11 Mayıs 1980
Yer: İzmit İsmet Paşa Stadı
“İçinden tren geçen şehir” İzmit’in her yanı yeşil-siyah bayraklarla bezenmiş. Çünkü bugün Kocaelispor ikinci ligdeki son maçına çıkıyor. En yakın rakibine 9 puan fark yapan Körfez ta üç hafta önceden garantilemiş şampiyonluğunu; Sarıyer maçında da şampiyonluk turunu atmış bile... Üstelik federasyonun verdiği saha kapatma, hatta hükmen mağlubiyet cezalarına rağmen... Onun için yeşil-siyahlıların Vefa ile oynayacağı bu son maç yalnızca bir formalite karşılaşması artık. Öyle ki Vefa maça “Kocaelispor’a 1. Lig’de Başarılar Dileriz” döviziyle çıkıyor sahaya.

Şampiyonluğu garanti Kocaelispor’un aklı seneye top koşturacağı 1. Lig’de anlaşılan. Çünkü ne gol atmaya niyetleri var, ne de galip gelmeye. Seyirci devreye giriyor hemen. Şımarmaya hacet yok. Islıklarla takımı kışkırtıyorlar. Plan işe yarıyor. İkinci yarı oyuna giren Mustafa’nın 75, Ceyhun’un 89’uncu dakikada attığı gollerle Körfez 2. Lig’e galibiyetle veda ediyor. Bu unutulmaz tabloda yer alan futbolcular ise kaleci Baha, Zeki, Kamil, Kaptan Mahir Danabay, Gürbey, Nuri, Ahmet, Kamuran, Orhan, Baturman, Mustafa, Ceyhun ve bugünün popüler teknik adamı Güvenç Kurtar...

Tarih: 30 Mayıs 1982
Yer: İzmit İsmet Paşa Stadı
Yedi yaşındaki çocuk babasıyla ilk maçına gidiyor. Futbolla pek ilgisi yok, o daha çok bir televizyon çocuğu. Kocaelispor’la da ilgisi hiç yok. Dedik ya, o televizyon çocuğu. Ama çocuk bu maçı hiç unutmuyor. Babasıyla gittiği için mi, futbolu görür görmez aralarında bir yıldırım aşkı doğduğu için mi, yoksa her ikisi birden mi o da bilmiyor. Ama son derece sessiz sakin, munis bir adam olan babasının maç sırasında nasıl değişip futbolculara sövüp saydığını iyi hatırlıyor. Babası hiçbir zaman, hiçbir konuda fanatik olabilecek biri değil oysa ki. “Ben maça deşarz olmak için geliyorum!” diyor bir gün de, durum anlaşılıyor. Adamcağızın maçları aynı zaman da terapi maksatlı takip edilor. Yine de Kocaelispor’dan başka takım tutmuyor babası, ki bu ikinci takım olarak bir İstanbul takımı tutmanın pek bir revaçta olduğu küçük kentlerde kıymeti harbiyesi olan bir özellik. Oğlu da büyüyünce babası gibi oluyor.

Kocaelispor’un rakibi Diyarbakırspor. Kayıtlara göre tribünlerdeki seyirci sayısı 2616. Belki beşyüz tane de beleşçi vardır, bir sürü de birinin çocuğuymuş gibi yapıp içeri girmiş velet. Toplanan hasılat 604.700 lira.

Herkesin gözü Kocaelispor’un tek milli futbolcusunun üstünde. İzmit’in köylerinden birinde doğup büyümüş, güçlü fiziği ile dikkati çeken bu sarışın defans oyuncusunun adı Yusuf Altıntaş. Yusuf’un ağabeyi Yaşar da takımda. Yusuf gelecekte Galatasaray’ın sembol futbolcularından, Yaşar ise ligin iyi sol açıklarından biri olacak. Solbek Murat Vatansever, maçta bir de gol atacak olan ortasaha oyuncusu İbriç ve kaleci Erhan da Kocaelispor tarihinin unutulmaz simaları olarak hatırlanacaklar. Büyük kaptan Mahir’i ilk kez bu maçta gören çocuk, çok yakın bir gelecekte işadamı olan babası sayesinde katıldığı bir kutlamada Mahir’le yan yana fotoğraf çektirme şerefine nail olacak. Ve o fotoğraf hayatının geri kalan albümünde hep albümünde yer alacak.

Erhan – Gürbey (Zeki), Mahir, Yusuf, K. Murat – Baturman (Orhan), Turgay, Mustafa – B. Murat, İbriç, Yaşar şeklinde çıkıyor sahaya Kocaelispor. Devir 4-3-3 devri. Devir soyadlar yerine ismin başına büyük-küçük ibarelerinin koyulduğu bir devir. Yağmur sonrası gölcüklerle dolup çamur deryasına dönüşen sahadan 4-0 galip ayrılıyor Kocaelispor. Ertesi gün yerel gazetedeki maç yorumlarına bakan çocuk, bir tek Büyük Murat’ın dört yıldız aldığını görüyor. Üç gol birden atıp hat trick yapan bir futbolcuya az bile. Beşiktaşlı Ziya tarzı uçan kafalar attığı için Büyük Murat maç sonunda çamurdan bir adama dönüşüyor. Ne yüzü ne de forması seçilebiliyor. Ama çocuk onun sayesinde futbolun ne meşakatli bir iş olduğunu ve sahada mücadele etmenin önemini kavrıyor.

Çocuğun futbolu ve Kocaelispor’u sevmesi için bu bir maç yetiyor işte. Yıllarca orta sıralarda dolaşmasına rağmen takıma desteğini hiç kesmiyor. Ve bir gün geliyor, bu desteğinin semeresini görüyor. Çünkü Kocaelispor kendisine çok uzak görünen kupalara uzanıyor, ligde hayli iyi yerlere geliyor, hatta haftalarca liderlik koltuğuna ambargo koyuyor.

O çocuk bugün 36 yaşında ve bu satırları yazıyor. Yazarken 16 yaşında tutmaya başladığı Kocaelispor defterinden faydalanarak tazelemeye çalışıyor anılarını. Cafer Zorlu’nun bir karikatürü var o defterde. Fenerbahçe ve Galatasaray’ı temsil eden iki tane çıplak hatun. İkisinin de poposunda yedikleri şaplaktan dolayı çıkmış bir el izi var. KOCA-ELİ yazıyor karikatürün altında. Üstte ise şu satırlar: “Kocaelispor Fener’den sonra G.Saray’a da son dakika şoku yarattı.” Kastettiği Fenerbahçe maçı 1985-86 sezonunda oynanan ve kaleci Yaşar’ın, namı diğer Kova Yaşar’ın Bülent Baturman’ın son dakikada yaklaşık kırk metreden vurduğu topu önce tutup sonra da kalenin içine bıraktığı meşhurrrr maç. En azından İzmit’te çok meşhur. İstanbul’daki Galatasaray maçında ise bu kez Muharrem’in yaptığı orta stoper Raşit’e çarpıp gol oluyordu. Ki o Raşit 1977-78 sezonunda 2. Lig’de Kocaelispor’un gol kralıydı.



Kocaelispor’un Sefa Sirmen öncesi 1. Lig Serüveni
Takımı çıkaran oyuncularla yola devam eden Kocaelispor 1980-1981 sezonunda on altı takımlı ligi sekizinci sırada tamamlıyordu. O sezonun akılda kalıcı başarısı ise Körfez7in Trabzonspor'un kendi evindeki yedi yıllık yenilmezliğine son vermesiydi. Ligdeki ilk maçını Mersin İdman Yurdu’na kaybeden Körfez, galibiyetle ancak sezonun üçüncü maçında, deplasmanda Eskişehir karşısında tanışıyordu. Lige yeni yükselmiş ve neredeyse hiç transfer yapmamış bir takım için ilk sezonunda sekizincilik azımsanmayacak bir başarıydı.



Körfez ikinci senesinde iki basamak gerileyerek on yedi takım arasında onuncu oluyordu. 1982-83 sezonunda ise artık ligde on sekiz takım vardı ve lig bittiğinde Körfez dokuzuncuydu. 1983-84 sezonunda da aynı nakarat terennüm ediliyor ve lig sekizinci olarak bitiriliyordu. 1984-85 sezonunda işler biraz değişiyordu.

Yusuf’u Galatasaray’a veren Kocaelispor bu takımdan Hollanda liginde Cruyff’la karşılıklı top oynamış bir ortasaha oyuncusu olan ve Total futbolu iyi bilen Ahmet Keloğlu’yla, ligin kemik defans oyuncularından Ali Çoban’ı alıyordu. Bu iki oyuncuya özellikle genç takımdan yetişen santrafor Haluk’un, sonra da Baturman, İbriç ve Yaşar’ın müthiş formu da eklenince Körfez lige fırtına gibi giriyordu. İlk yarı ilk üç için mücadele eden yeşil-siyahlılar biraz hakemlerin, biraz kendi kabahatiyle sezonun sonuna doğru hız kesiyor ve ligi ancak yedinci tamamlayabiliyordu. Bu başarı da şüphesiz futbolculuktan gelmeyen teknik adamların en büyük temsilcisi teknik direktör Şener Dal’ın da katkısı büyüktü.

Ardından Kocaelispor’un düşüşü başladı. Ertesi sezon ligi on dördüncü bitiren Körfez, bir sonraki sezon (1986-87) küme düşüyordu. Belki de takımın kendini toparlaması için en hayırlı olan da bu olacaktı. Fakat ülkeyi etkisi altına alan seçim rüzgarları siyasi menfaatleri futbola yönlendirmişti.

1987-1988 sezonuna 2.Lig'de başlayan Bursaspor ve Kocaelispor yeni sezonun iki haftası çoktan oynanmasına rağmen dönemin başbakanı Turgut Özal'ın isteği ve idari mahkemenin kararıyla tekrar 1.Lig'e alındılar. 1987-1988 sezonunda bu takımların oynadığı maçlar geçersiz sayıldı, fikstür yeniden düzenlendi ve lige devam edildi.

Apar topar 1. Lig’e yükseltilen Kocaelispor 2. Lig için kurulmuş mütevazının da altında bir kadroya sahipti. Bu yüzden üst üste alınan başarısız sonuçlar kimse için sürpriz olmadı. Ara transferde takıma yeni futbolcular monte edildi edilmesine ama atı alan Üsküdar’ı geçmişti sanki. Yeni transferlerden bir tanesi vardı ki kısa sürede ligimizin unutulmayan santrforlarından biri haline gelecekti.

Kocaelispor’un parasızlık içinde kıvrandığı bir dönemdi. Bu yüzden Alman bölgesel liglerinden oyuncular alınabildi ancak. Bunlardan bir tanesi gerçek mesleği kasaplık olan Engelbert Buschman’dı. Dokuzuncu hafta forma giymeye başlayan Buschman ilk yarı bittiğinde 8 gol kaydetmişti bile.

Arkadaşları tarafından “Buşi” diye çağırılan bu güçlü fizikli golcünün bir diğer sansasyonel başarısı da ilk yarıda üç büyük İstanbul takımına da gol atmasıydı. Ama Kocaelispor’un Buşi’nin golleri bile kurtaramayacaktı. Kocaelispor iki sezon üst üste birinci ligden düşen takım olarak lig tarihine geçiyordu. Düşerken bile numarasını yapmış, kendini hatırlatacak bir not düşmeyi başarmıştı tarihe Körfez.

Sefa Sirmen’li Kocaelispor
1988-89, 1989-90 sezonlarını 2. Lig’de geçiren ve bu süreyi ehveni şer şeklinde geçiştiren Kocaelispor üçüncü sezonunda (1990-91) 1. Lig’e yeniden yükselmeyi başardı. Üstüne üstlük bir 2. lig takımı olarak Türkiye Kupası’nda yarı finale kadar gelebildi. Bu takımda dikkat çeken ve Kocaelispor’un “tüm zamanların en iyisi” denebilecek kadrosunda yer alacak oyuncular vardı. Şekerspor’dan alınan Bülent Uygun bunlarda biriydi. Bülent Uygun Kocaelispor’un en güzel dönemlerinde forma giyme şansını buldu. Dört sene boyunca çok iyi futbolcularla aynı takımda yer alıp, önemli başarılara imza attı. Bülent Uygun’un ismi Kocaelispor Dreamteam’in oyuncularından biri olarak yeşil-siyahlı taraftarların kalbine kazındı. Benzer bir diğer oyuncu ise Kocaelispor’dan sonra Bursaspor ve Fenerbahçe’de başarıyla forma giyecek olan Tuncay Akgün’dü. Tuncay ligimizin oyunu iki yönlü oynayabilen ilk ortasaha oyuncularından biriydi. Golcü Ergun ve solbek Halil İbrahim de bu takımda parlayan genç yeteneklerdi. Takımın tecrübe eksiğini gidermek içinse Ziya Doğan ve liglerimizin o zamanlardaki Ceyhun Eriş’i, Mahmut Aydın vardı.

1992-93 Kocaelispor efsanesinin doğduğu yıl oldu. Başkan Sefa Sirmen ve teknik direktör Güvenç Kurtar’ın kumandasındaki Kocaelispor lige damgasına vuracaktı. Takımın her mevkisinde olağanüstü nitelikleri olan futbolcular vardı. Ali Şen’in tavsiyesiyle alınan Ömeroviç kalede, Mirkoviç sahanı her yerinde ve Kuzmanovski ise liberoda ligin en iyi yabancıları olarak ilan edilmeyi hak eden performanslar ortaya koyuyorlardı.

Yeni transfer Saffet Sancaklı ve Ergun forvette süper bir ikili oluşturmuşlar, her maç bütün rakip defanslarını üstüne kabus gibi çöker olmuşlardı. Bülent ve Tuncay ise artık tartışmasız ligin en iyi ortasaha oyuncularındandılar artık. Melih Gürbüztürk de güçlü fiziğiyle bu ikiliyi tamamlıyordu. O dönemde Kurtar’ın her maç şans verdiği Sefer Yılmaz’ın alameti farikasını ise bir türlü anlayamıyordu tribündekiler. Sefer ismi her gündeme geldiğinde “Güvenç Hoca’nın alt kat komşusu, ondan giriyormuş takıma,” türünden espriler yapılması adetten olmuştu artık.

Şampiyonluk Türküleri
Kocaelispor ilk yarıyı lider olarak tamamladığında artık İzmit’te herkes açık açık şampiyonluktan söz etmeye başlamıştır. Başkan Sefa Sirmen de hedeflerinin şampiyonluk olduğunu söylemektedir. (Hoş, Sirmen Kocaelispor’un küme düşeceği 2002-2003 sezonunun başında da diyecektir bunu. Takım küme düşünce de ceketi alıp gidecektir. Kocaelispor’a onca yıllık hizmetindeki en büyük lekesi de bu olacaktır zaten.)

Takım gerçekten de kendilerini şampiyonluğa götürebilecek bir ritim ve ruh yakalamıştır. Üstelik bu sezon ligimizde şampiyonluğa koşmuş olan Sivasspor gibi maddi sorunları da yoktur kulübün. Ama ligin sonuna doğru kayıplar yaşanmaya başlar ve Körfez ligi Fenerbahçe’nin üstünde dördüncü bitirir. Neden böyle olmuştur, onu da Bülent Uygun yıllar sonra Sivasspor’un hocası olarak açıklar bunun nedenini: “İstanbul takımları istiyor sizi, ikinci yarıda fazla zorlarsan kendini sakatlanırsın gidemezsin, dediler bize. Başta ben olmak üzere konsantrasyonumuz bozuldu.”

TÜRKİYE 1.LİGİ 1992-1993 SEZONU

1. Galatasaray 30 20 6 4 74 21 +53 66
2. Beşiktaş 30 19 9 2 68 23 +45 66
3. Trabzonspor 30 17 9 4 57 27 +30 60
4. Kocaelispor 30 17 8 5 56 30 +26 59
5. Fenerbahçe 30 18 4 8 75 41 +34 58
6. Bursaspor 30 12 6 12 42 42 0 42


Ertesi sezon (1993-94) Bülent Uygun gider, Beşiktaşla özdeşleşmiş Turan Uzun ve Zeki Önatlı gibi oyuncular gelir. Aşı tam tutmaz, Saftig’li (sonrasında Güvenç Kurtar’lı) Kocaelispor diğer oyuncularını muhafaza etmesine rağmen ligi ancak altıncı bitirir.

1994-95 sezonuna Mustafa Denizli ile başlayıp büyük sükse yapan Körfez ne yazık ki 7-1’lik Beşiktaş mağlubiyetini de içeren berbat bir sezonun ardından ligi dokuzuncu tamamlar. Neyse ki 1995-96 sezonunda Tayfur Havutçu’lu, Faruk Yiğit’li, Ümit İnal’lı ve John Lesiba Moshoeu’li (Moşe) kadrosuyla kendini yine bulur ve ligi beşincilikle bitirir. Beşiktaş’tan 7-1’in intikamını almayı da ihmal etmez. Kara Kartal’ı İzmit’te 1-0, İstanbul’da ise 5-3’lük skorlarla yenen Körfez, Cim Bom’u da İstanbul’da Saffet’in üç, Kaan Dobra’nın bir golüyle 4-0’la geçerek bir kez daha spor sayfalarının manşetlerine yerleşir.

21.04.1996 İnönü Stadı
Beşiktaş 3 Kocaelispor: 5
Hakem: Vahap Beyaz


Beşiktaş
1. FEVZİ TUNCAY
2. RECEP ÇETİN
3. MUTLU TOPÇU
4. ALİ GÜNÇAR
5. FEHMİ ALPAY ÖZALAN
6. SİNAN DEMİRCİOĞLU (Metin Uzun dk. 26) (Fuat Usta dk. 79)
7. OKTAY DERELİOĞLU
8. RIZA ÇALIMBAY (Sertan dk. 60)
9. MEHMET ÖZDİLEK
10. MUSTAFA ÖZKAN
11. STEFAN KUNTZ

Kocaelispor
1. ÖMER ALPER BOĞUŞLU
2. MERT MERİÇ
3. TOPRAK KIRTOĞLU (İlhan dk. 55)
4. OSMAN ÇAKIR
5. TURAN UZUN
6. TAYFUR HAVUTÇU
7. FARUK YİĞİT
8. SAFFET SANCAKLI
9. ZEKİ ÖNATLI
10. JOHN LESİBA MOSHOEU
11. KAAN DOBRA

GOLLER
KAAN DOBRA (24.dk), FARUK (45.dk), SAFFET (80.dk), MOSHOEU (48.dk; 76.dk), STEFAN KUNTZ (23.dk; 57.dk) ALPAY (70.dk)

1996-97 sezonunda yedinci olup, önceki seneye nazaran iki sıra gerilemiştir Körfez. Ama bu başarısızlığını kupa finalinde Trabzon’u eleyip Türkiye Kupası’nı müzesine götürerek telafi eder. Trabzon’daki ilk maçta Soner’in eski takımına attığı golle 1-1 berabere kalan Kocaelispor, İzmit’teki ikinci maça Stingaciu – Mirkoviç, Toprak, Osman, Turan – Tayfur, Evren, Zeki, Nuri – Moşe, Faruk onbiriyle, yani son derece dirençli bir onbirle çıkar.

Gol maçın sonlarında, 85’inci dakikada Nuri Çolak’ın ayağından gelir. Sonraki oyuncu değişiklikleri yalnızca zamana oynamak amaçlıdır. Erhan Albayrak, Soner Boz, Kaan Dobra golden sonra sırayla girerler oyuna. Muhittin Boşat’ın çaldığı bitiş düdüğü yalnızca karşılaşmanın bittiğini değil, Kocaelispor’un kupa şampiyonu olduğunu ilan eder. Mustafa Denizli’nin milli takımın başına geçmesiyle boşalan teknik adamlık görevine getirilen Holger Osieck Körfez’e kupa kazandıran tek yabancı hoca olarak anılacaktır artık.

1997-1998 sezonunu onuncu olarak bitiren Kocaelispor’un başına ertesi sezon Güvenç Kurtar getirildi. Körfez Kurtar’la 1998-99 sezonunu beşinci bitirmeyi başardı ve İntertoto Kupası’na katılmaya hak kazandı.

Kocaelispor’un son büyük başarısı 2001-2002 sezonunda geldi. Beşiktaş ile Bursa Atatürk Stadı’nda oynanan (Bursaspor taraftarlarının her iki takımla da kanlı bıçaklı olduğu düşünülünce, bu maçın buraya verilmesi şaka gibi bir şey!) Fortis Türkiye Kupası finalinde Kocaelispor sahadan 4-0’lık bir galibiyetle ayrılarak son büyük kupalarını kazanmış oldu.

Bir sonraki sezon küme düşecek, halihazırda sıkıntılarla boğuşan ve çok da parlak olmayan bir kadroya sahip Kocaelispor’un böyle bir şeyi başarması inanılır gibi değildi. Ama Hikmet Karaman’ın sahaya sürdüğü onbir inanılmazın da gerçekleştirilebileceğini kanıtlıyordu. Gollerin adı Cihan, Lazarov, Kaan ve Serdar’dı.

Bursa Atatürk Stadı
BJK: 0 Kocaelispor: 4
Hakem: Metin Tokat


Kocaelispor
77. AHMET ŞAHİN
2. FARUK SARMAN
8. ORHAN AK (Engin Öztonga dk.28)
5. NURİ ÇOLAK
7. KAAN DOBRA
10. ALEKSANDAR YORDANOV ALEKSANDROV (Ayew dk.70)
11. ZDRAVKO IVANOV LAZAROV (Serdar Topraktepe dk. 629
13. AHMET ARSLANER
15. AYMAN MOHAMED ABDELAZİZ
18. CİHAN HASPOLATLI
33. CEM SİNAN VERGÜL

Beşiktaş
1. THOMAS MYHRE
3. TAYFUR HAVUTÇU
4. AHMET YILDIRIM
5. RONALDO GUIARO
7. ZOUBAIER BEN M.A. BAYA
10. AHMET DURSUN
17. TAMER TUNA (Sertan dk.78)
18. ERMAN GÜRAÇAR
19. İBRAHİM ÜZÜLMEZ
20. TÜMER METİN (Ümit Bozkurt dk.88)
26. İLHAN MANSIZ

GOLLER:
CİHAN (44.dk), LAZAROV (59.dk), KAAN DOBRA (82.dk), SERDAR TOPRAKTEPE (83.dk)

Kaynak : http://spor.ekolay.net/Haber.asp?PID=2682&HaberID=551308

1 Temmuz 2008 Salı

Yeter be Milliyetçi



Öyle alıştırmıştım ki kendimi. Seneye italya da Terim'i izleyeceğim, Seria A'ya şike olaylarından sonra biraz ısınacağım diye. Sen ne yaptın? Hem benim hem Ertuğrul Sağlam'ın hem bir sürü benim gibi adamın hayallerini yıktın. Hani sen çok artistin? hani Herkese gider yapıyordun? Ne oldu sana Terim?! Yeter git artık macera ara Fetullah Gülen amerikadan dönecek diye mi kaldın? Seneye kadroyu onunla beraber mi kuracaksın?! Yoksa diğer cemaatlerin etkiside olabilir mi?! Hangi cemaate girsek milli takımda oynayabiliriz?! Milliyetçiyim dedin, başkasına Yetersiz Milliyetçi dedin anladık ama Yettin artık Milliyetçi!!

Yeni Serhat Sağat


Gölcükspor dan genç yaşta Kocaelispor'a transfer oldun. Belli ki bir yetenek var. Ama imza sonrası uzatılan mikrofona bu kadar gevşek bu kadar saçma sapan laflar edilmezki.

Tv41 muhabirlere para vermemek için heralde yürüyüş yolundan birini çıkarmış vermiş eline mikrofonu "sen takıl kafana göre" demiş. Saçma sapan şeyleri bile soramayan bu abimiz. Sonunda "hedefin nedir" diyor İbrahim'e oda cevaplıyor abinin kahvede muhabbet ettiği mahalle esnafı havasına kapılmış olmalı ki "Harb İş spor'da hedefim Gölcükspor du. Gölcükde hedefim Kocaelispor oldu ve şimdi burdayım, bundan sonrada istanbul; Fener, Galatasaray, Beşiktaş artık hangisi olursa"

Şimdi sana bi "hassiktir lan" derdim ama neyse. Ulan yeni Bir Serhat Sağat vakası mı yaşıyoruz ne oluyor?!.

Dorde Tutoric , Mirko dan bir transfer daha



Kızılyıldız defansını aldık, Dusan Andjelkoviç'den sonra takım arkadaşı Dorde Tutoriç'i aldık. Mirko bize bütün sırpları kakalıyor olmasında.. Ufuk Çam ile oynarlar seneye defansın göbeğinde. ilk açıklamalarında "Türkiye ye geldiğim için çok mutluyum" gibi şeyler söyledi. 3 yıllık anlaşma yapılmış yaşlı 1984 doğumlu artık Ufuk'a amca filan demesi lazım.
buyrun kaynak burada