29 Ocak 2009 Perşembe

Güne iyi başlamanın yolu

1. bilgisayarınızda yeni bir dosya açın
2. bu dosyanın ismini Serhan Gürkan koyun
3. onu çöp kutusuna gönderin
4. çöp kutusunu boşaltın
5. bilgisayarınız size gerçekten Serhan Gürkan dan kurtulmak istiyor musunuz diye soracaktır.
6. evet i tıklayın.
7. bi rahatlama olacaktır.

ertesi gün bu işlemi diğerleri için yapabilirsiniz

26 Ocak 2009 Pazartesi

Çıldırmayı özlemişiz..


Maçtan önce 4-0 yeneceğimizi söyleseler inanmazdım. Hatta galip geleceğimizden bile ümitsizdim, herkes gibi.. Maç öncesi 12de buluşup paf maçını izleyip piiz yapmayı planlamıştık ama hasta oluşum ve babamın iş çıkarıp beni rehin almasıyla 1 saat geç kaldım, paf maçını ve piizi kaçırdım. Paflar 3-0 dan geri gelip 4-3 almışlar maçı. Çok üzüldüm izleyemediğim için.


Stada girdik maraton yine tıklım tıklımdı bi koltuğa 2 kişi basıyorduk. Son ümidimizdi hacettepe maçı, ayakta kalmaya çalışan bi boksör gibiydik. Bi yumruk yesek nakavt olacaktık.

Kamp döneminde futbolcularının alayı giden bi takım. kalan diğerlerininde beş kuruş almadan oynadıklarını söyledikleri bi takımdan ümitlide değildik. Son anda daha bi kaç gün önce bi sürü adamla anlaşıldı ( Luka Zinko, Akeem Agbetu, Ramal Hüseynov, Reshat Sadıgov, Levent Kartop, Hasan Uğur, Ali Bayraktar, Cem Sinan Vergül, Ergin Yücetaş, Uğur Daşdemir, Koray Göksu) Bu kadar transferi görünce yine sezon başındaki gibi, "geç yapılan çok sayıda transfer var ve elimizde patlar" diye düşündüm.. Hİç bloga eklemedim önemli bi haberdi oysa bu transferler.


Dün bu transferden bi çoğu forma giydi. En çok sevindiğim olay ise kalede Kılıçarslan ile başlamamız oldu.

Kılıçarslan, Sadıgov, Cesar, Hasan, Taner, Zinko, Murat Hacıoğlu, Emrah, Uğur, Serkan, Akeem Agbetu

Böyleydi kadro. Sahaya çıktıklarında hangisi kim kesemedik Ozan başkan "tanıtıcı bi broşür filan verselerdi" dedi. sonra yavaşta tribüne çağırdık Ayew'den sonra tribünlerin sevgilsi olacak Akeem'imiz oldu. Akem Akem Akem Akem
diye bağrdık. tribünleri o da sevmiş dönüp dönüp bizi selamladı.

Taner Gülleri daha maçın başında defansın arkasına sızıp iki savunmacıyı peşine taktı ceza sahasının sağından içeri girerken solda bomboş Akeem'e çıkardı topu o da eşek değil ya boş kaleye attı. Çıldırdık!!

Daha bu golün gazı geçmeden bi serbest vuruşta topu ileriye doğru attık, hafiften şişirmece bi toptu. Sağolsun kaleci Recep yumrukla uzaklaştırmaya çalışıp beceremeyince Hacıoğlu dokundu topa Taner'in önünde kaldı o vurdu gol oldu. Yine Çıldırdık!!

ilk yarım saat sonunda 2-0ın rahatlığıyla takımda tribünde bizde durduk. Bu ara Hacettepe'nin bi kaç atağı oldu. Kılıçarslan bomba gibiydi adeta Stingaciu gibi atladı toplara. Tribünler devreye girerken hep bir ağızdan bağırıyordu "Kılıçarslan" diye..

Acaba rakip Hacettepe diye mi böyle iyi oynuyorduk yoksa yeni transferler filan takım iyiye mi gidiyordu. Akeem sol kanatta, ikinci yarı bizim önümüzde olacaktı iyi makara yaparız diye sevindik, gerçi hoca onu 60larda filan çıkardı ama olsun yerine ilk yarıda eşofmanını çıkaramayan Patrice bi başka siyahımız girdi.

ikinci yarıyada iyi başladık top yapan oyun oynayan bizdik. Pek pozisyonda vermedik alanları iyi kapadık. ilk kez bir araya gelen savunma için çok iyiydi. Reşad Sadıkov, Azerbaycan milli takım kaptanı defansta top geçer adam geçmez misali bi adama benziyor. Bi pozisyonda topa hiç bakmadan direk rakibi indirince anladım bunu. İnşallah ilerde başımızı yakmaz kırmızı görüp. Boyu pek uzun olmamasına rağmen her kafa topuna çıktı bazen topa bazen rakibe vurdu, dengesini filan bozdu işte.


Sağ bekte oynayan Serkan yerine Hamza girdi oyuna. Engin İpekoğlu bazı maçlarda oynatmıştı Hamza'yı ve önceki seneye göre kendini ne kadar geliştridiğini yazmıştım. Taner'e attığı ara pası çok iyiydi ve Taner yine çok klas bi vuruşlar Recep'e hareket şansı bile vermeden golü attı.. Çıldırın ulann!!!

Hacıoğlu ikinc yarı yoruldu açıkca belliydi Onun yerine Serdar Topraktepe girdi. Fena oynamadı Hacıoğlu. Taner'in arkasında oynadı. Topu tuttu oyunu açtı filan.

Artık maç bitti 3 puan aldık sevinci içindeydik. Sağ çaprazdan öyle güzel bi gol attıki Hamza, kendiside şaşırdı. Tribünde bi ara Tsubasa Hamza oooo Tsubasa Hamzaaa diye bağırdık. Gel de Çıldırma!!

Uğur için iki çift laf etmezsek olmaz!..

Daha bi hafta oldu belkide profesyonel sözleşme imzaladığı Uğur Daşdemir'in. daha 18 yaşında bu maçla ilk kez A takım forması altında hemde ilk 11de sahaya çıktı. teknik direktörümüzüde kutluyorum. Böyle gençleri oynatmak iyi veya kötü bizi sevince boğdu. hele Uğur bu kadar güzel oynayınca "bunca zamandır sağ kanatta Musa Büyük'le Bülent Bölükbaşı'na haybeye katlanmışız" dedik. Uğur maç sonunda sezonun ilk yarısı tribünden izlediğim abilerimle aynı takımda oynadım çok heyecanlandım demiş. Zaten belliydi acaip heyecanlıydı. her topa koştu o heyecanla. kondüsyonunu son dakikalara kadar koruyamadı böyle yaparak. Zamanla heyecanınıda atar ve elalemin Arda'sı Messi'si varsa bizimde Uğur'umuz var dedirtir bize inşallah..!! Umut Kekilli'ye 2 sezondur patlama yapacak diye bakıyorduk ama elimizdeki gençlerimizi göremiyormuşuz. Bu maçın en çok sevindiğim olayı olmuştur Uğur'un böyle iyi oynaması hele ki ilk 11de oynaması..


Maç sonunda stadyumdan ayrılırmak gelmedi içimden. Epeydir böyle bi sevinç yaşamıyoruk. Ama çok fena hastaydım ve terlemiştim. Hemen eve gidip duş aldım yattım. Yazıda bugüne kaldı.. Umut fakirin ekmeği diye boşuna dememişler. Gençler maçınıda alalım görün bakın neler oluyor buralarda..


Photobucket



23 Ocak 2009 Cuma

Kar Temizleme Çalışmaları

Uzun zamandır Başkan Bloga bişeyler yazmam için ısrarda bulunuyordu, ben ise arkamdan yazılı belge bırakmak yerine sözlü ifadeler bırakmakta ısrar ediyordum. Futbolun olmadığı şu günlerde yazacak pek bişeyimiz olmadığından, Kwame Ayew yazısını görünce dayanamadım. Kar temizlerken tanıştığım, ilk tokalaştığım zenci arkadaş olduğundan bu anımızı yazalım dedik. Daha sonrada Zanci tanıdıklarımız oldu ama konuyu yanlış anlaşılmalara mahal vermeden bir kenara bırakıp yazımıza girelim.
2001-2002 sezonunun 2. yarısının başlarıydı sanırım, bir Cuma günü camiden çıkmışız o zamanlar giderdik işte Cumadan Cumaya, arkadaşın dükkanına gittim daha sonra kalabalık bir grupla arkadaşların, kuzenlerin geldiğini gördüm iş güç yok Dershaneye ara vermişiz takıldık peşlerine bizde nereye giyoruz diyorum tesislere gidiyoruz diyorlar seviniyorum ne yapacaz diyorum peki kimsede ses yok. Kimse bilmiyor ne yapacağımızı, başımızda kafile başkanı Mehmet Açık var kimseye söylememiş kar temizleneceğini kaçmayalım diye. Tesislere varıyoruz elimize veriyorlar kürekleri paf maçı için saha temizlenecekmiş öğreniyoruz orada. Cefakar taraftarız ya başlıyoruz yavaş yavaş çizgileri açmaya. Amigo İbo abimiz taktik veriyor daha önceden bu işi stadda yapmış tecrübesiyle. Arada tezahurat falan yapıyoruz topçular salak salak odalarından bize bakıyorlar. Arkadaşlardan birisi Futbol oynuyor o zaman Tavşancılsporda süper gençte, geçiyor kale çizgisine ordan adım adım sayıp başlıyor penaltı noktasını bulunca deli gibi seviniyor. Daha ne makaralar dönüyor soğuktan donuyoruz ama kutsal bir görev yaptığımız için kimseden şikayet yok. Akşam oluyor buraya kadar gelmişken akşam antremanınıda izleyelim diyoruz o arada arkadan bir ses bizim formamız yok bi orjinal formamız olsaydı ne havamız olurdu diyor. Bu iş için söyleyecek birisini tayin ediyoruz biraz fırlamalık gerek bunun için. Önce Hikmet hoca geliyor her zamanki konuşma tarzıyla siz çok büyük taraftarsınız, siz şöylesiniz böylesiniz falan gaz vermeler bizide topçu zannetti heralde sanki maça çıkacaz öyle durumdayız. Daha sonra topçular falan çıkıyorlar konuşuyoruz biraz sohbet etmeye çalışıyoruz. Başlıyorlar idmana Nuri Köşe vuruşu kullanacak önümüzden Benim kuzen patlatıyor bombayı şuna bak diyor topa vurmaya gücü yok geberik geberik oynuyor diyor Nuri bize bakıyor biz Nuri'ye. İdman bittikten sonra yanımızda getirdiğimiz çikolatayı futbolculara ikram ediyoruz Timko çok soğuk geliyor, Liberyalı Sawieh hiç oralı bile olmuyor zaten olsa ne yazar sen kimsin havalarındayız bizde. İşte o sırada Ayew geliyor çikolatayı götürüyor çokta sempatik herkesle muhabbet etmeye çalışıyor dili döndüğünce ve günün sonuna yaklaşıyoruz yavaş yavaş Hikmet hocadan forma istiyoruz malzemeci abimize talimat veriyor depodan bize forma getirmesi için oda bize Lacivert-Siyah çubuklu Umbro formalardan getiriyor herkeste bir heyecan bana Cem Sinanın 33 numaralı forması geliyor kendisinin futbolcululuğunu da hiç sevmem ama, gitmeden birde yemek veriyorlar bize Yarım ekmek arası tavuk şekli falan. Daha sonra klübün minibüsüyle Üçyola kadar bırakılıyoruz. O günün anısı, güzelliği ilk orjinal formam her zaman hatıralarda kalacak. Anadolu takımı taraftarı olmanın zorluğu güzelliği de burada işte evinden oturup hayatında stadına gitmediği takımın fanatiği olan insanların iyi günde, kötü günde bu duyguları yaşayamacak olmaları gerçekten üzücü.
Bir sonraki yazımda Eczacıbaşı-Kocaelispor Bayan Voleybol maçı deplasmanını anlatacağım ama kimbilir ne zaman yazarım belli olmaz

21 Ocak 2009 Çarşamba

Rəşad Sadıqov «Kocaelispor»la müqavilə bağladı

Photobucket
Azərbaycan milli komandasının kapitanı Rəşad Sadıqov Türkiyənin yüksək liqasında çıxış edən «Kocaelispor» klubu ilə müqavilə bağlayıb. Qol.Az-ın məlumatına görə, R.Sadıqov «Kocaelispor»da baxışda olmuşdu, lakin sonradan maddi məsələlərə görə «Konyaspor» klubunun düşərgəsinə keçmişdi.

"Konyaspor"la anlaşa bilməyən futbolçu bu gün "Kocaelispor"la müqavilə bağlayıb.

Haber değeri için değil, şu dilin çok güzel olmasından koydum bunu buraya.

haberin orjinali

20 Ocak 2009 Salı

Kwame Ayew

ayew
28 aralık 1973 doğumlu olduğu yazıyor.
Fazla kalmadı ama hala unutulmadı buralarda Ayew. Tribünde "Ayew Ayew Ayew Ayew Ayew" diye bağırdığım günleri hala hatırlıyorum. 2001-2002 sezonunda oynamıştı bizde.. Hikmet Karaman'ın teknik direktörlüğünde güzel bi kadromuz vardı. Rüya kadro hatta.. Ayew ise o zamanların parlayan takımı Yimpaş Yozgatspor'da oynamıştı bi sezon öncesinde. Lecce'de iki sezon oynamış bi forvet gelmişti..
Sporting Lizbon'dan kiralanmış yozgat macerası sonrası adı Galatasaray ile anılmış ama dönemin başkanı Sefa Sirmen sağlam para verip Ayew'i 1 yıllığına kiralamıştı. Maç başına 15bin dolar aldığı yazıyordu gazetelerde.
Transfer olur olmaz "Ben Kocaelispor’u geçen sezondan tanıyorum. Çok güçlü bir takım. Buraya geldiğim için çok mutluyum. Ben fazla konuşan biri değilim. Sahada ayaklarımı konuşturmayı seviyorum. Bundan sonra Kocaelispor’un başarısı için çalışacağım" demiş. Gana'lı yıldızı tribünler çok sevmişti..

1 sezonda 2si kupada olmak üzere toplam 12 golü var. Ligde Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'a gol atmış. (Taner Gülleri'den bi eksik)

O zamanlar ne güzeldi şimdiki halimize bakınca ağlayasım geliyor. Ligin hali Arif Erdem'in 21 gol atmasından ne kadar kaliteli(!) olduğunu gösteriyor. Ayew o sezon ligde 10 gol atmıştı.

Gana milli takımıyla 92 barselona olimpiyatlarında 6 gol atmış, üstelik Paraguay maçında hat trick yapmış.

bizden sonra 4 sezon çin de oynamış. 2006-2007 sezonunda ise Türkiye'ye gelmeden önce oynadığı Portekiz ligine dönmüş Vitoria Setubal ile son sezonunu geçirmiş ve futbolu bırakmış.

Geçen sohbet ederken arkadaş anlattı. Ayew takıma yeni gelmiş. Taraftarda idmana gidiyorlar, Ayew Gana'lı olduğundan yanlarında bir Gana bayrağı götürmüşler. Gana bayrağını ismi Ongan olan arkadaş göstermiş Ayew'e. "oo gana" demiş Ayew. Ongan'da "bu benim adımı nerden biliyor oğlum" demiş yanındakilere.

19 Ocak 2009 Pazartesi

Hangisi suçlu acaba?

Fuat Yaman

Kayhan Çubuklu

Engin İpekoğlu

Yılmaz Vural


Serhan Gürkan

2 sezonda 4 teknik adam değiştirdi, başkan Serhan Gürkan.. 5. Erhan Altın 6 olur 7 olur.. Hep teknik direktörler başarısız di mi?

16 Ocak 2009 Cuma

Yönetici Saçmalatmaca - Serhan Gürkan

Serhan Gürkan
“Anlaştığımız bir hoca var. Ancak bu anlaşmada olmazsa olmaz bir şartımız var. O da yeni hocamızın yanında iki futbolcu getirmesi. Şimdi bu sorunun aşılmasını bekliyoruz”

Serhan Gürkan..

Başbakanın dediği gibi; "Biz burada bakkal dükkânı yönetmiyoruz...” demesinide bekliyorum.

Taktiğimiz Yanlıştı

Hasan Pulur bugün futbol yazmış. Bir anısını anlatmış pas çıkarıyorum..

Kim bilir kaç yıl oldu, Türk Milli Takımı’nın bir “Bologna faciası” vardı, İtalyanlardan bir sepet gol yemiştik; takımın başında da rahmetli Adnan Akın var. Maçı rahmetli Tahsin Öztin izleyecek, Adnan Akın da Hürriyet’in yazarı... Adnan Akın, “Nasıl olsa ben gidiyorum, maçı da yazarım!” demiş, Tahsin Abi’nin yolunu kesmiş...
Maç oynanmış, rezalet; sonuç belli ama Adnan Akın’dan bir satır haber yok... Gazete gecikiyor, “Tahsin Abi”, rahmetli Namık Sevik’e telefon etmiş:
“Namık ne oldu, niye bu kadar gol yedik?”
“Taktiğimiz yanlıştı abi!”
Ertesi gün Hürriyet’te maçın başlığı:
“Taktiğimiz yanlıştı”
“Yazan Adnan Akın/Teknik Direktör”
Rahmetli Tahsin Abi kıs kıs güler, anlatırdı:
“Taktiğimiz yanlışmış a canım!”
Nehar Tüblek de tamamlardı:
“Zoro’nun intikamı!”

14 Ocak 2009 Çarşamba

Issızlaşıyoruz


futbolla ilgili anlatılabilecek hiçbir şey kalmadı klüpte. artık entrikalardan bahsediyoruz sadece. belediye para verir mi? başkan istifa eder mi? hangi futbolcu hangi tarihte ayrılacak klüpten? teknik direktör kim olacak? sezonun başlamasına bu kadar az zaman kalmışken, ayağını yorganına göre uzatmayan bi yönetimin esiri olmuş bi klüp. hala bu yönetimi destekleyen taraftar grubu. takımı mı tutuyorlar yoksa sadece kendilerini mi bilemediğim.. acı içinde günler geçiriyor günden güne tükeniyoruz.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz diye düşünüyorlarsa bizim hiç iyi bir haltımız olmadı bu sezon. Yönetimin bırakması kötünün iyisi olur yinede.. Teknik direktör mevzusunda Hikmet Karaman'la anlaşmak üzerelermiş. Hakan Şükür reddetmiş. Öteki "bakın dalganıza" demiş. Klübü düşürdükleri hallere bak utanıyorum artık! Mourinho gelse ne olcağıdı ben bunu anlamıyorum. Serhan Gürkan gibi bi adam orada başkan olduktan ve bu kafadaki adamların yönetime gelmesi bitmedikten sonra kralı gelsin!.. "İstifa et!" diyenlere Gürkan'ın verdiği cevap "4 trilyon para verdim ödesinler hemen yarın giderim" vermez olaydın. lan senin 4 trilyon paran nerden olduda klübe verdin. Kandıra'ya gidip gelen 5-10 tane otobüsün var diye adam mı sandın kendini. ne olur biri versin şunun parasını sittirsin gitsin. Bu adamda Kandıralı maalesef. Babaları bizim eski mahallemiz olan Kanlıbağ'da bizim komşumuzmuş Babamla babası tanışırlarmış.
Babam anlatıyor bizim mahalleye gelirmiş "sümüklü bişeydi" diyor babam. bende "keşke iki tokat patlatsaymışsın daha o zamandan" diyorum.. Meşe yaşken eğilir.. Konuşan meşe..

12 Ocak 2009 Pazartesi

Özlenen Tablo

Photobucket
Photobucket
Photobucket

9 Ocak 2009 Cuma

Ege Görgün:“Önümüzdeki sezon yeşil siyahlı renkler futbolseverlerin karşısına Birinci Lig’de çıkacak.”

Kocaelispor takımının 1979-80 sezonundaki İkinci Lig şampiyonluğunu işte böyle müjdeliyordu Tansu Polatkan, TRT’nin siyah beyaz ekranında.

Ege Görgün - Berezilya.com
“Artık Birinci Lig takımlarının içinde Kocaelispor da var,” diye bitiriyordu sözlerini. Ardından kafasını hafifçe eğerek soluna bakıyor, biz de bu hareketten birazdan ekrana banttan görüntülerin akacağını anlıyorduk. O günlerde adet anonsun ardından seyircinin gözünün içine dik dik bakmak değildi demek. O zamanın iptidai şartlarına da böylesi daha uygundu zaten. Çünkü sorunlar muhakkak ki daha sık yaşanıyordu ve görüntünün gelmesi gecikince spiker de en azından cansız manken misali donup kalmak zorunda kalmıyordu.

Neyse ki bu sefer sorun çıkmıyor ve görüntüler gecikmeden geliyordu. Önce şampiyonluk turu atan Kocaelisporlu futbolcuların, sonra şampiyonluğu coşkuyla kutlayan insanlarla dolu İzmit caddelerinin görüntüleri geliyor ekrana. Sonra Kocaelispor’un üç hafta öncesinde şampiyonluğunu garantilediği o maçın özet görüntüleri. Kocaelisporlu Güvenç golleri atıyor, Tansu Polatkan anlatıyor.

Yok, hayatımın bir film şeridi gibi gözümün önünden geçtiği yok. Bunlar Korfez.org sitesinin forumunda karşıma çıkan belgeselin kareleri. Kocaelispor’un kalecisi, antrenörü rahmetli Müjdat Afşin’in anısına yapılmış bir belgesel. Belgesel bu şekilde başlıyor çünkü Birinci Lig’e yükselen o Kocaelispor’un kalecisi Müjdat. Sarıyer maçında yerini Baha’ya bırakmış sakatlığı yüzünden.

Müjdat Ağabey’i yeşil sahalarda seyredip seyretmediğimi hatırlamıyorum. Ama İzmit, Kirazlıyalı’daki Yalıkent sitesinin küçük basketbol sahasında izlediğimi biliyorum. Belki birlikte bile top oynadık onunla. Gençti, dinçti, yeşil sahaya çıksa kimse kolay kolay diğer oyunculardan ayırt edemezdi onu. O sağlıklı fiziğe rağmen erkenden uğurladık onu bu hayattan.

Ben Kocaelispor’un İkinci Lig’e ilk çıkışının coşkusunu yaşayacak yaşta değildim. Ama 1990-91 sezonundaki şampiyonluğu iyi hatırlıyorum. Geçen sezonki şampiyonluğu ise uzaktan izlemiştim. Ama o coşkuyu ilk kez yaşayan İzmitli binlerce gencin adına çok sevinmiştim.

Ama bugün yaşananlar öyle acı ki, ister istemez o coşku hiç yaşanmasa mıydı acaba diye aklından geçiriyor insan. Bu utanca, bu rezilliğe değer miydi?

Belgeseli izlerken, içinde bulunduğumuz durumun vehametini çok daha iyi anlıyor insan. Hem Kocaelisporla ilgili, hem Türk futboluyla ilgili.

TRT’nin mikrofonu önce Kocaelispor’un teknik direktörü Fethi Demircan’a uzanıyor. Ağzından bal damlıyor sanki Demircan’ın.

“Şunu da belirtmek isterim ki, Kocaelispor’un yönetim kurulu bugün Türkiye’de hiçbir kulübün temin etmediği imkanları temin etmiştir. Türk sporu adına yönetim kuruluna teşekkür ederim.”

Bir teknik adamın yönetim için böylesine güzel konuştuğunu duymayalı o kadar çok zaman geçti ki. Sorun yönetimler de mi, teknik adamlarda mı acaba? Yoksa, her iki tarafta mı?

Bugün Yılmaz Vural’ın, Engin İpek’in mevcut Kocaelispor yönetimiyle ilgili söylediklerini alın, karşılaştırın Fethi Demircan’ın o günkü yönetim için söyledikleriyle… Kocaelispor’un neden bu durumda olduğunun ip uçlarına ulaşırsınız…

Bugünkü başkanın demeçlerini, o günkü başkan İsmail Kalkandelen’in söyledikleriyle karşılaştırın… Kocaelispor’un neden bu durumda olduğunun ip uçlarına ulaşırsınız…

Kendisine TRT mikrofonu uzatılan Kalkandelen diyor ki: “Öncelikle bize şampiyonluğu armağan eden kentimizden, kendi minik ve genç takımımızdan yetişen çok değerli futbolcularımızla ilgili iç transferi halletmek birinci hedefimiz olacaktır.”

Ne diyor futbolcuları için? “Çok değerli”, diyor. Ne diyor? “Kentimizden, minik ve genç takımımızdan yetişen” diyor…

Sonra mikrofon şampiyon takımın futbolcularına dönüyor. Kaptan Mahir teker teker arkadaşlarını tanıtıp, sözü onlara bırakıyor. Oynarken hiç seyredemediğim oyuncular vardı içlerinde: Güvenç, Kamil, Kamuran, Müjdat. Seyrettiklerim ise daha çok: Mahir, ben daha yeni yetmeyken Şirintepe’de kısa bir mahalle maçı yapma fırsatı bile bulduğum Ceyhun, Orhan, Gürbey ve Baturman. Mikrofon uzatılan Baturman sözleriyle yalnızca futboluyla değil, sporculuğuyla da her Türk futbolcusuna emsal gösterilebileceğini bir kez daha kanıtlıyor:
“14 yıldır birinci lige çıkmayı amaçlıyorduk. Bu sene çıktığımız için çok mutluyuz. Bunda en büyük pay çok çalışmak ve düzenli hayat.”

Muhabir Güvenç Kurtar’ı Bay Gol diye takdim ediyor ve gollerini Birinci Lig’de devam edip etmeyeceğini soruyor. O zaman anlıyoruz ki, Güvenç Kurtar’ın iddiacı kimliği o zaman daha su yüzüne çıkmamış. Çünkü “İnşallah,” diyor sadece. Spiker de, “Temenni,” diyor. Güvenç de, “temenni,” diye karşılık veriyor. Anlıyorum ki, futbolcular ve yönetimler gibi konuşma dili de biraz farklı o zamanlarda.
Kocaelispor takımının 1979-80 sezonundaki İkinci Lig şampiyonluğunu işte böyle müjdeliyordu Tansu Polatkan, TRT’nin siyah beyaz ekranında.

Fotoğraf: “Büyük” Kaptan Mahir Danabay ve “küçük” ben
“Artık Birinci Lig takımlarının içinde Kocaelispor da var,” diye bitiriyordu sözlerini. Ardından kafasını hafifçe eğerek soluna bakıyor, biz de bu hareketten birazdan ekrana banttan görüntülerin akacağını anlıyorduk. O günlerde adet anonsun ardından seyircinin gözünün içine dik dik bakmak değildi demek. O zamanın iptidai şartlarına da böylesi daha uygundu zaten. Çünkü sorunlar muhakkak ki daha sık yaşanıyordu ve görüntünün gelmesi gecikince spiker de en azından cansız manken misali donup kalmak zorunda kalmıyordu.

Neyse ki bu sefer sorun çıkmıyor ve görüntüler gecikmeden geliyordu. Önce şampiyonluk turu atan Kocaelisporlu futbolcuların, sonra şampiyonluğu coşkuyla kutlayan insanlarla dolu İzmit caddelerinin görüntüleri geliyor ekrana. Sonra Kocaelispor’un üç hafta öncesinde şampiyonluğunu garantilediği o maçın özet görüntüleri. Kocaelisporlu Güvenç golleri atıyor, Tansu Polatkan anlatıyor.

Yok, hayatımın bir film şeridi gibi gözümün önünden geçtiği yok. Bunlar Korfez.org sitesinin forumunda karşıma çıkan belgeselin kareleri. Kocaelispor’un kalecisi, antrenörü rahmetli Müjdat Afşin’in anısına yapılmış bir belgesel. Belgesel bu şekilde başlıyor çünkü Birinci Lig’e yükselen o Kocaelispor’un kalecisi Müjdat. Sarıyer maçında yerini Baha’ya bırakmış sakatlığı yüzünden.

Müjdat Ağabey’i yeşil sahalarda seyredip seyretmediğimi hatırlamıyorum. Ama İzmit, Kirazlıyalı’daki Yalıkent sitesinin küçük basketbol sahasında izlediğimi biliyorum. Belki birlikte bile top oynadık onunla. Gençti, dinçti, yeşil sahaya çıksa kimse kolay kolay diğer oyunculardan ayırt edemezdi onu. O sağlıklı fiziğe rağmen erkenden uğurladık onu bu hayattan.

Ben Kocaelispor’un İkinci Lig’e ilk çıkışının coşkusunu yaşayacak yaşta değildim. Ama 1990-91 sezonundaki şampiyonluğu iyi hatırlıyorum. Geçen sezonki şampiyonluğu ise uzaktan izlemiştim. Ama o coşkuyu ilk kez yaşayan İzmitli binlerce gencin adına çok sevinmiştim.

Ama bugün yaşananlar öyle acı ki, ister istemez o coşku hiç yaşanmasa mıydı acaba diye aklından geçiriyor insan. Bu utanca, bu rezilliğe değer miydi?

Belgeseli izlerken, içinde bulunduğumuz durumun vehametini çok daha iyi anlıyor insan. Hem Kocaelisporla ilgili, hem Türk futboluyla ilgili.

TRT’nin mikrofonu önce Kocaelispor’un teknik direktörü Fethi Demircan’a uzanıyor. Ağzından bal damlıyor sanki Demircan’ın.

“Şunu da belirtmek isterim ki, Kocaelispor’un yönetim kurulu bugün Türkiye’de hiçbir kulübün temin etmediği imkanları temin etmiştir. Türk sporu adına yönetim kuruluna teşekkür ederim.”

Bir teknik adamın yönetim için böylesine güzel konuştuğunu duymayalı o kadar çok zaman geçti ki. Sorun yönetimler de mi, teknik adamlarda mı acaba? Yoksa, her iki tarafta mı?

Bugün Yılmaz Vural’ın, Engin İpek’in mevcut Kocaelispor yönetimiyle ilgili söylediklerini alın, karşılaştırın Fethi Demircan’ın o günkü yönetim için söyledikleriyle… Kocaelispor’un neden bu durumda olduğunun ip uçlarına ulaşırsınız…

Bugünkü başkanın demeçlerini, o günkü başkan İsmail Kalkandelen’in söyledikleriyle karşılaştırın… Kocaelispor’un neden bu durumda olduğunun ip uçlarına ulaşırsınız…

Kendisine TRT mikrofonu uzatılan Kalkandelen diyor ki: “Öncelikle bize şampiyonluğu armağan eden kentimizden, kendi minik ve genç takımımızdan yetişen çok değerli futbolcularımızla ilgili iç transferi halletmek birinci hedefimiz olacaktır.”

Ne diyor futbolcuları için? “Çok değerli”, diyor. Ne diyor? “Kentimizden, minik ve genç takımımızdan yetişen” diyor…

Sonra mikrofon şampiyon takımın futbolcularına dönüyor. Kaptan Mahir teker teker arkadaşlarını tanıtıp, sözü onlara bırakıyor. Oynarken hiç seyredemediğim oyuncular vardı içlerinde: Güvenç, Kamil, Kamuran, Müjdat. Seyrettiklerim ise daha çok: Mahir, ben daha yeni yetmeyken Şirintepe’de kısa bir mahalle maçı yapma fırsatı bile bulduğum Ceyhun, Orhan, Gürbey ve Baturman. Mikrofon uzatılan Baturman sözleriyle yalnızca futboluyla değil, sporculuğuyla da her Türk futbolcusuna emsal gösterilebileceğini bir kez daha kanıtlıyor:
“14 yıldır birinci lige çıkmayı amaçlıyorduk. Bu sene çıktığımız için çok mutluyuz. Bunda en büyük pay çok çalışmak ve düzenli hayat.”

Muhabir Güvenç Kurtar’ı Bay Gol diye takdim ediyor ve gollerini Birinci Lig’de devam edip etmeyeceğini soruyor. O zaman anlıyoruz ki, Güvenç Kurtar’ın iddiacı kimliği o zaman daha su yüzüne çıkmamış. Çünkü “İnşallah,” diyor sadece. Spiker de, “Temenni,” diyor. Güvenç de, “temenni,” diye karşılık veriyor. Anlıyorum ki, futbolcular ve yönetimler gibi konuşma dili de biraz farklı o zamanlarda.

Körfez'in Aşkı bizi delirtti..


Yer Ankara Cebeci stadı.. üni kostad ankara olarak ordayız. GB. oftaş'ın bankasya şampiyonluğunu ilan ettiği maç..

Buyrun deliliğin göstergesi video.. Maç oynandığı esnada çekilmiştir görüntüler..



tünelcilere link tünelinizi siz bulun.

8 Ocak 2009 Perşembe

Arda'nın izinde C.Ronaldo

Photobucket
Ronaldo antremana giderken ferrarisini bariyerlere vurmuş. "Arda yaptı benim neyim eksik" demiş olabilir mi? =)

Gün doldurmaca kampı

Photobucket
Günü dolan gidiyor klüpten. Kemal Aslan parasını alamadığı için federasyona başvurmuştu ve tabi haklı bulundu. resmi süresi doldu kamptan ayrıldı. Giderken ettiği laflar rezilliği ne güzel anlatıyor.. "kimse bize şu gün para alırsınız demiyor, geçen sene şampiyon olan takımdan kalan arkadaşların hala geçen seneden alacakları var, bu durumda kalmanın anlamı yok" spiker birşeyler soruyor Kemal devam ediyor "ben büyük umutlarla gelmiştim, çok büyük camia diye biliyorduk ama.. " diyor ve düzeltiyor "yine büyük camia da hala 2. ligdeyiz sanılıyor. profesyonelce olmuyor işler" diyor. hepsi bildiğimiz şeyler aslında ama futbolcudan duymak daha kötü geldi bana. Acıtasyon diyebilirsiniz ama "asıl mesele para değil, tabiiki para bi sorun ancak ilk sorun ben ve bi çok arkadaşım için para değil" dedi. Güven biterse lider gider diye boşuna yazmadık biz.. ama gitmiyor işte adam.. yapıştın be yeter başkan istifa et!

Başkan Kemal'in ayrılmasından sonra "istediğimiz oyuncuyu elimizde tutarız" diyebilecek kadar pişkin

Daha bitmiyor kampta bi teknik direktör hadisesi var evlere şenlik. Topcambazi yazmış. İnsanı klüpten soğutuyorlar..
Photobucket

Elindeki adamların paralarını veremezken sezon başında olduğu gibi yine deneme üstüne deneme. bi sürü adam getiriyorlar denemeye. Hadi genç yabancıları anladım, Levent Kartop'u ne diye çağırdın kampa? Malzemeci mi lazım?! Deli ettiniz be adamı yeter.

7 Ocak 2009 Çarşamba

Çek git bebeğim uzaklara çek git


çek git bebeğim uzaklara çek git
bavulunu topla bebeğim.çek git

6 Ocak 2009 Salı

Dorde Tutoriç Türkiye serüveni



Mirko sayesinde kızılyıldız'dan aldık. Niye mirko sayesinde diyorum. Mirko'nun babasının oğlu değil, menajeride değil. Doğal olarak sırpça bildiğinden, adamlarla aynı dili konuştuğundan yardımcı oldu. Hatta Muammer Çelik de pazarlık yapmış araya girip.

Tutoriç'i çabuk sevdik ama çabucakta kaybettik. Gidişleri arkasından Yılmaz Vural "zaten takımda bi b.ka yaramıyorlardı. gittikleri kötü oldu diyemem" tipi açıklamalar yapmıştı. Ne kadar adice di mi? gidenin arkasından konuşmak yakışmıyordu hani delikanlıya?

Türkiye de oynadığı resmi maçlara baktım Tutoriç'in.

Gençlerbirliği maçında 90 dakika Ufuk Çam ile beraber defansın ortasındaydılar.

Sivas maçında; 90 dakika oynayıp, istatistiklerine bi sarı kart eklemişti.yenildik..yanında yine Ufuk Çam vardı.

Kayseri maçında yine Ufuk Çam ile ve yine mağğlubiyet..

Gs maçını kimse hatırlamak istemiyor o rezilliğe 90 dakika o da biz de katlandık..

Manisa ile oynanan kupa maçında yine plaka yazdırmış yine 90 dakika Tutoriç vardı. Yanında Tolge Seyhan oynadı..

Bursa maçında son dakikaya kadar durdu yani o son dakikada orta sahadan atılan golü gördü.. Yanında Ufuk Çam vardı..

EsEs maçında bi sarı kart gördü. yine son dakika.. Ekürisi Tolga Seyhan dı.

Fb. maçında 90 dakika Tolga'yla oynadı.. "Son dakika" yazmaya usandım..

Ankaraspor maçında takım komple bizi felç edip o kadar yolu giden o kadar adama 4 tane golü haşırt diye sokturmuşlar. birini Tutoriç atmıştı.. golü o attı ama ankaraspor'a yazıldı.. kalede kılıç, ekürisi Tolga vardı.. O golden sonra o açıklamayı yapmış olabilir Yılmaz Vural bi gazla.

Adam istikrar abidesi, her maçı kaybetmiş takımı. şimdi bu adam nasıl transfer olsun. düşünsenize işe başvuruyorsunuz. sivinizde daha önce çalıştığınız şirketle girdğiniz bütün ihaleleri kaybetmişsiniz. şimdi devre arasında hangi takımla anlaşır acaba? anlaşmazsa zaten bizden paracı çatır çatır alacak sözleşmesine göre. yok 2. yarı giderse bi takıma bizden 2. yarının parasını alamıyor. Diğer giden Sırplar içinde aynısı geçerli. Üzgünüz be Tutoriç.. Farklı zamanda farklı yerlerde karşılaşsaydık belki....
Photobucket

5 Ocak 2009 Pazartesi

Açız

Photobucket

Murat Hacıoğlu en son aldığı paranın nisan 2008'de Konyaspor klübünden olduğunu söylemiş.. Çok acı hareketler bunlar..
İddaa turnuvası olmasa, kamp için kalınacak otel bile zor bulunurdu gibime geliyor. sağolsun iddaa turnuvası sayesinde beleşe getirdik otelide. otelden ayrılırken havludur, çarşaftır bırakmayın. tesislerde kullanırsınız..

3 Ocak 2009 Cumartesi

Uğur Boral'ı KURTARan adam


Genç futbolculara yöneliyoruz parasızlıkan. gerçi kötü olmuyor para olmaması. Kadroya giremeyip u19 milli takımına seçilen, altyapıdan yetişen çocukları harcıyorduk. Zaten altyapımız belediye gibi çalışıyor. Adamı olanın çocuğu girebiliyor mesela, yetenek 2. hatta 3. planda. Bu durumdan kar olarak tek gençlere gün doğması oldu.
Uğur Boral bizim altyapıdan yetişmedi ama 2002-2003 sezonunda süper lig'de Kocaelispor forması giydi. üstelik 2 gol bile atmış. Küme düştüğümüz sezon işte. Güvenç Kurtar o zaman "bu adamdan cacık olmaz" diye göndermiş. İlhan Cavcav havada kapmış tabi. Ne kadar para verdi bilinmez ama cüzi bi miktar olduğu kesin. ancak Uğur'un Fenerbahçe'yle anlaşması sonrası alamayacağı paraları düşünüp bi ton laf etmesini hala unutamıyorum.

Şimdi Uğur milli takımda. bizde kalsa, aynı performansı gösterse seçilir miydi? Hayır. Çok net. HAYIR.

Ben hala beğenmiyorum Uğur'u anca koşup duruyor. Fener de düzgün bi sol kanat olmadığından Messi'ymiş gibi gösteriliyor. Ama yinede kaçırdığımız adamlara yanıyorum işte.. Güvenç Kurtar olmasa belkide kariyerinde hiç buralara gelemeyecekti o ayrı..

2 Ocak 2009 Cuma

takılmaca


Umut Kekilli - Adem Çalık - Özgür Çetiner - Hamza Mutlu