28 Haziran 2010 Pazartesi

Ezeli Rekabet!


Son Samuray Akman kardeşimize teşekkür edip, yeğenine geçmiş olsun diyoruz.

Birazı Gitti Kalanı Sakaryaya!

25 Haziran 2010 Cuma

Mutluluklar Kaptan!




Ömür Boyu Mutluluklar size
güzel güzel bebekler verin siz bize
Serdar ve Bilgehan birlikte el ele
Yerleşin Körfez'e

lay lay lay lay la la la la la (Ayla Dikmen - Anlamazdın melodisiyle iyi gidiyo)

18 Haziran 2010 Cuma

Şampiyon Lakers


7. Maç oynanmadan şampiyon olunmasın.
Kobe ve Jack Nicholson dışında Lakers hakkında hiçbir şey sempatik gelmiyor olsa da Şampiyon Lakers..
Bu seride nirvanaya ulaşmış insan Kobe dir.


şampiyonluk yerine hüzün kaplanmıştır oraya..

16 Haziran 2010 Çarşamba

Kupa kupa dediğin nedir, Fatih Terim öpüyorum seni!




Bu kadar mı tat vermez bi turnuva. Hiç bir maçtan zevk alamadım. Acaba bundan sonra hep böyle mi olacak diye korkar oldum. Kocaelisporum futbol hayatına son vermek üzereyken, aranan kanın bulunması söz konusu değilken, başka futbol müsabakası tat vermiyor.
Arkadaşlarla oturup Barcelona adında bir barda içip sohbet ediyorduk. Teras kattaki bardan karşıki binanın duvarına maç yayını yansıtarak müthiş bir seyir imkanı elde etmişler. İlk kez gittiğim bar terasta olması ve maç yayını yapmasıyla beğenimi kazandı. Hatta karşısına Real Madrid açalım rakip olalım esprisi bile yapıldı.

Kuzey Kore den çok ümitliydim ben. Kalmasın Afrika #2 yi yayınlayamadım yarısını yazmışım baktım şimdi taslak olarak kalmış. orda bahsediyordum Koreden. Ben sahaya Tsubasalardan oluşmuş, kalede Wakabayashi filan bekliyordum. Kapalı kutu, hakkında pek bilgi olmayan kuzey korede üç ayaklı oyuncu bile olabileceğini düşünmüştüm. Nükleer enerjiyle olsun, ilerlemiş teknolojileriyle oyuncuları güçlendirmiş yükleme yapmış olabilirlerdi?!

Pek öyle değilmiş ama sempatimi kazandı takım. Bu grupta bundan sonraki maçlar için; forza Kuzey Kore.



11 Haziran 2010 Cuma

Seka Park oluyor Er Meydanı



Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin organizasyonu. Geçen yaz askerdeydik katılamadık. Bu pazar ordayız.

Dumak Yok Dilenmeye Devam!



Açız..! Yeni Valinin Kucağına..

8 Haziran 2010 Salı

Kalmasın Afrika.! #1


Son dünya kupasında bana en sempatik gelen takım Trinidad Tobagoydu. Yaşlı ve sigara içtiği söylenen kalecileri Shaka Hislop, dışardan bakıldığında göbekli halı saha kalecisi gibiyken, İsveç maçında efsaneleşip bütün topları pantermişcesine kurtaracaktı. Hatta o isveç maçından sonra "artık mutlu bir şekilde ölebilirim" demişliği vardır. Ardından ingiltere maçı çok şanssız geçmiş 83. dakikaya kadar 0-0 giden maçı 2-0 kaybetmişlerdir.
efsane forvetleri Dwight Yorke 2006da hiç gol atamasalar bile onu da sevdik. Şimdi adlarını hatırlamadığım göbekli 35yaşına gelipte gençliğinde amatörce oynamış artık iş arkadaşlarıyla halı sahalarda boy gösteren cinste adamlar vardı. hepsi çok süperdi. isveç - trinidad maçı 0-0 bitmiş ve katıldıkları ilk dünya kupasında ilk puanını almışlardı.
leo beenhakker ise kutlanması gereken bir adam. bu kadar göbekli ve yaşlı adamla bir futbol takımı kurup dünya kupasına getirmiş.

Şimdi sırada 2010 var. Biz katılamadığımıza göre artık küfür etmeyi bırakıp, hangi takımları izleyeceğiz. kimi destekleyeceğiz, kime uyuz oluyoruz kısımlarına bakalım.
Belirteyim bu dünya kupasında henüz favori takımım yok, hiçbiri o kadar sempatik gelmiyor. Grup grup değerlendirelim sonra en iyisini seçelim derim.
A Grubu

Güney Afrika
Meksika
Uruguay
Fransa


Güney Afrika
Bu grupta ev sahibi olmasından, kendi seyricisi önünde birşeyler yapmasını istiyorum. En azından ikinciliği zorlasınlar. Benni Mccarthy yaşlı kurt olacak kadar iyi midir grup maçlarında bakıcaz. eğer kalede Khune yerine 32 yaşındaki Rowen Fernandes'i oynatırsa Parreira ilk 11in yaş ortalaması epey olur. afrikalılar maç öncesi saha içine girip bir takım büyüler-totem yaparak galibiyetlerde büyük rol oynayabilirler.

B Grubu

Arjantin
Nijerya
Güney Kore
Yunanistan

Yunanistan
Son dönemlerde çektikleri ekonomik buhranlardan mıdır bilmem ama Yunanistan başarılı olsun istiyorum ben. Hani çok değil ama gruptan çıkabilir mesela. Hani çıkamaz ama çıksa ya. Sadece biz yenelim istiyorum başkası yenmesin yunanistan'ı. Bizim milliyetçi kesimde yunanistanın başarısına uyuz olsun Fatih Terim'e daha çok hayır okusun istiyorum. Kötü mü ediyorum.
Bu gruptan en gıcık gelen takım Güney Koredir. Kasap önünde bekleyen kedileri hatırlatırlar bana nedense. büyük ihtimal uluslararası ilişkilerini göz önüne getiriyor olmalıyım. Ama bu futbol lan! diyen olacaktır varsın olsun.

C Grubu

İngiltere
Abd
Cezayir
Slovenya

Cezayir
Oha bsg diyenler çıkacaktır. Ama bu gruptan neyi seçeydim? Hep daha güçsüz ve süpriz yapabilecek takımlar sempatik gelmiştir. ancak Cezayirden ne bi süpriz beklentimiz ne bir sempatimiz var. sadece abd ve ingiltere nin yer aldığı grupta kalan iki takımdan biri olduğu için seçilmiştir desek ayıp etmiş mi oluruz Slovenya ya? Robert Koren bize kızar mı? Peki Yahia ne der. Cezayirde bir kahraman gibi seviliyormuş Yahia. Gruplarda Abd ve ingiltereye birer gol atsa fena mı olur? Şöyle kornerden gelen topa...


D Grubu
Almanya
Avustralya
Sırbistan
Gana


Gana zenciler hep sempatik geldiğinden ve kadrolarında bireysel çok yıldız olmadığından Gana'nın yanındayım. Essien'in sakatlanması bizi üzsede Asamoah , Muntari filan bize yeter. Bir ara Balotelli bu takımda oynayacak diye okumuştum bi yerlerde ama kadroda görünmüyor demek olmadı. Teknik Direktörleride ilginçtir Sırp. Sırbistanla aynı grupta bir sırp teknik direktör. "Kıymetimi bilmediniz beter olun ibneler" deme ihtimali var mı? var. Pek deneyimi olmamasına rağmen gençleri severek destekliyoruz ilk maçta Sırpları taklaya getirebilir mi?



devami gelir..

3 Haziran 2010 Perşembe

Er Meydanı 2010 - 26-27 Haziran


Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin 649.su bu yıl yapılacak. Biletler meydana çıktı. Durumlar uydurabilirsem gitmeyi çok istiyorum.

Küçükken her bayram köye giderdik, sabah erken kalkılır hatta bir gün önceden giderdik. şehirden 1 saat mesefadeydi. çok uzak değil ama köy olduğu gözümüze sokulurcasına ne bakkal ne kahvehane vardı. babaannemin yaptığı yemekler varken bakkal filan aranmaz tabi. hayatımda yediğim en güzel sarmayı (ki nasıl yapıyorsa hiç sarmadan yapıyordu), en güzel domates çorbasını, en güzel türlüyü yediğimi bilmeden yemişim meğer. en güzelide her yerde meyve ağaçları olması. adeta şehir çocuğu sıfatının hakkını vermek için, çarşıdan pazardan alınan pek tabi doğal olmayan meyveyi sebzeyi bi güzel yerken, köydeki ağaçlarda sebil olanı hiç yemezdim. ancak kuzenlerle heyecan yaratıp başkalarının bahçesinden alıyorsak başkaydı. onun tadı daha mı güzeldi. diğeri elimizin altındaydı zaten o yüzden yüzüne bakmıyorduk.
bayramları bayram yapanda güreşlerdi köyde. Her yıl kurban bayramının son günü güreşler yapılırdı. çevre illerden köylerden pehlivanlar gelir, belediye başkanıydı v.s. olurdu. pehlivanlar peşreve başlar, cazgırlar bağırmaya başlayınca yerimizde duramazdık.


farklı kategorilerde olurdu güreşler. bi bakardık yaşıtımız çocuklar güreşiyor ve bi elense koysa bizi al aşağı edecek gibilerdi. şehir çocuğu olduumuzdan mıdır bilmem babam hiç teklif etmedi bana. mesela futboldu basketboldu hep desteklemişti beni. oysa çok hoş beğendim hep arkadaşlar arasında boğuşmaca-güreş arası bişeyler yapardık. sonra bi ara karate okuluna gitme deneyimim oldu ama çok kısa sürdü çünkü hoca rakibimizi sesimizle korkutacakmışız gibi böğürtüyordu bizi. tribünde sesimiz maç sonuna kadar kısılmıyorsa o karate salonundandır.
Dedemi babası her yenildiği güreş sonrası dövermiş. ondan önce ailede herkes iyi pehlivan olurmuş mesela. en kötüsü bi ahmet taşçı. yok artık.! dedem sonrası babam ve kardeşlerinden hiçbirinde böyle bi sevda yok. Köydeki yaşlılar ki 80+ insanlar şehirlerde zor bela nefes alırken, eski toprak dediğimiz ve bizim köyün yaşlılarından oluşan ahali her sene giderler oralara. ellerinen tutup gitme peşindeyim. hepinizi öperim..