


imza atılmamış bile olsa en azından tesislerde. Denenmek için gelmiş. 29 yaşında Kamerun milli takımında oynuyor.
Ad Soyad: Alain Mosely Nkong
Ülke: Kamerun
Yaş: 29
Boy: 1.89
Kilo: 74
Milli: 23 (10 Gol)
Oynadığı Takımlar: FC Canon, SC Freamunde, Deportivo Villa Española, Las Palmas, Paços de Ferreira, Nacional Montevideo, Colorado Rapids, Atlante, FC Leon
Bilgi resmi siteden. ayrıca bir kaç videosuna baktım adam forvet arkası oynuyor, iyi şutları var. "Sonu Serge gibi olmasın" diyorum. Adam olmaz diye yolladık, hafta sonu 8eşiktaş'a çaktı bir tane.
Sezonun ilk maçına gitmesek olmazdı. Japonkale ekibi olarak yine oradaydık (Emre Güneş adına üzgünüz mesaiyi çakmışlar arkadaşa. Ayrıca Askerde olan arkadaşımız Tamer Arslan o saatte arayarak tribündeki tezahuratları dinledi, hoparlörden bütün koğuşa dinletmiş koçum benim). Üniversite günlerini hatırladık, yaz okulunda olan arkadaşları gördük.
İzmit'ten Hodri Meydan'ın deplasman otobüsleriyle öğleden sonra 2 gibi çıktık yola. Araba Prenses 98. Dışarıda hava sanki 50 derece hissi veriyor. Arabanın içine bir bindik kıçımızdaki ter bile kurudu o serinlikte.. Süper Lig böyle birşey demek.. Deplasman otobüsü bile klimalı oluyor. Üstelik ilk saatlerde yabancı şarkılar bile çaldı kaptan.. Gidişte pek güzel eğlendik, alkolümüzü aldık, şehirler arası otobüslerde sigara-bira şekli yapmanın hazıyla marşlar söylendi, sakarya ya küfürler edildi. En şekil otobüste bize düştü. Camlar simsiyah.. dışarıdan kimse içerdeki rezilliği görmüyor yani. Ama biz yinede diğer arabaların yanından geçerken el sallamayı ihmal etmedik. Boılu'da bir dinlenme tesisinde durduk hemen 2 otobüs daha geldi. Baktım herkes aç saldırıyor tesisie. hemen bisküvi kola şekli yapıp çıktım tesisten. İçeride açıkta kuruyemişler vardı. Açıkta olunca bizimkilerde ikram sanıp almışlar. Dışarıya çıkanın elinde ya avuçla badem ya antep fıstığı vardı. Çok sevildiğimizi hemen anladım..
Ankara'ya gidene kadar bi kaç çiş molası dışında birdaha durmadık. İstanbul yolundan Ulus'a doğru giderken önden şoför'e "Sağa dönecez ağabey" dedi biri. Ben "hayır lan düz devam edicez" desemde artık çok geçti. Eskişehir yoluna doğru girmiştik. Ben 5 yıl ankarada okumanın verdiği huzurla ve işi biliyor havasıyla hemen yolu tarif ettim. Ettim dediğimde aynı yolu geri döndük devam ettik. Stada ulaştık nihayet.
Stadyum önünde Gençler taraftarından birkaç kişi bize "Hoşgeldiniz, yolculuk nasıl geçti?" dediler. Afalladık heralde birkaç saniye kimse cevap vermedi. sonrasında "hoşbulduk" desekte, hiç alışık olmadığımız birşeydi bu.
Hepimiz aç ve susuzduk. Hemen stadyum önündeki köfteciye saldırdık. Kapı girişinde sağda hem tavuk döner hem köfte satan eşşoolusu.. Başka köfteci yok adam dayadı bize taş gibi ekmeği. Köftelerin biri pişse adamın elinde öpecektim. sövdük dayıya epey sonra çıktık. Sağolsun Üni-KOSTAD ANKARA tayfadan Okan biletlerimizi önceden almıştı hiç kuyruk beklemedik. Git gide dahada hoşuma gitmeye başlıyordu bu süper lig.
Stadyuma girdik. Gençler seyircisi yine çok azdı. Biz 12 otobüs civarı + bireysel gelenler vardık. Tabiiki tribün olarak ezici üstünlük bizdeydi. O sıcağa rağmen deli gibi bağırıdk.
2 golüde sonradan evde izledim. stadyumda gol görememe özürlüsü olarak yine bir başarıya imza attım.
Serdar
Musa Büyük - Tutoriç - Ufuk Çam - Dusan
Serhat - Patrice - Kemal - Julio Cesar
Taner - Jestroviç
olarak maça başladık. Daha 3gün önce imza atan Kemal ilk 11de. Hiç beklemiyordum ama Kemal 1.5 aydır Antep kampında illaki hazırdır. Serhat hazır olmadığını belli etti maçta aynı şekilde kalitesinide.
İlk yarıda kimi zaman iyi oynadık. Defans ortası sağlam gözüküyor birebirde kimseyi geçirmezler. Ancak orta sahadan forvetlerin arasına adam giridğinde hep tehlike oluyor. Kafa toplarını ne Tutoriç, ne Ufuk kimseye bırakmıyor. Sol bekte Dusan bu maç beni hayal kırıklığına uğrattı. Tamam maç öncesi ilk defa düzgün bir şekilde tribüne geldi. (Ufuk Çam diye bağırdığımızda gelmedi en azından). Ancak ayağında gereksiz yere çok top tuttu. Bunu sebebi ileriye top çıkaramayışıda olabilir diyorum. Çünkü önünde oynayan Denizli den gelen Julio Cesar hiçbir şey oynamadı. Sağda Musa solda Dusan ikiside kısa kaldılar yapılan ortalarda. Ortadaki adamlara inat onlarda kısa. Arka direklere yapılan ortalar ilerde tehlike yaratacak gibi duruyor.
Partice sahada koşmadık yer bırakmadı. Ben ona bakarken yoruldum. Arap atı mübarek. aman nazar değmesin daha iyi olsun. Ancak biraz aceleci. Hemen topu ileriye atayım gideyim havası, hızlı oluşundan mıdır bilmem..
Kemal kesinlikte süper transfer oldu. Acaip oynuyor. Neredeyse ilk idmanına çıkmadan maça çıkan bir adama göre 10 numara oynadı. Bizim çok işimize yarayacak.
Sağda Serhat 99 numara ile oynadı. Maça kondisyon olarak hazır olmadığı belliydi. Yinede ilk yarı oda çok iş yapacağını gösterdi.
Maçın hayal kırıklıklarından biri Julio Cesar dı. Sol taraf hiç çalışmadı maçta. En çok adam solda var 2. yarı Serdar girdi oda pek bir varlık gösteremedi.
2. golüde göremedim stadyumda demiştim. Kimse tam görememiş golü. Soruyorum yandakine
+Kim attı lan?
- Serhat attı
/yok ya Jestro attı
*Hayır Kemal attı.
"Demek herkesin kafası güzel" diye düşündüm. Sonradan golleri izledim Burhan ceza sahasında 3 kişiyi çalımlıyor. Bizim gol ise; Kemal'in serbest vuruştan vurduğu top direkten dönüyor dönen topa Jestroviç kayarak dokunuyor.
2. yarının hemen başında Jestro'yu oyundan alınca Engin Hoca "1-1 e yatıyoruz" dedim. Çıkarması mantıksız değildi. Orta sahada Gençler daha üstündü. İlerde iki koşmayan uzun forvetimiz vardı. E tabi orta saha zorlanıyordu. Hem Jestro goldeki kaymasından başka birde düşürüldü ve sarı kartı o gördü. İstatistiklerde bir gol bir sarı kart.. Jestro çıktı, Serhat zaten yorulmuş sağ tarafada Musa Kuş'u aldı. Sola Serdar Topraktepe'yi. Ondan sonra Gençler tek kaleye çevirdi maçı. Ha gol yedik, ha yiyeceğiz derken Gençler 2 gol attı ama ofsayt bayrağı tepedeydi. Bizimde 2-3 pozisyonumuz oldu hele bir tanesi saç baş yoldurdu. Ortada kapılan bir topla hızlı çıkıldı en uçta Taner sağa Patrice'e açtı sol bek Patrice üzerine gelince hemen sağa Musa Kuş'a çıkardı. Musa kaleciyle karşı karşıya kaldı. Öyle bir vurduki bizim oralarda "hiç mi ekmek yedirmiyorlar sana?" derler. aynen öyle vurdu. top süzülerek kalecinin kucağına gitti. en sağlam pozisyonumuzdu..
son 20 dakika epey baskı kurdu gençlerbirliği. Bizim savunmanın göbeği hakkaten çok sağlam oldu bu sene. Ufuk - Tutoriç gözlerinizden öperim. geçit vermedik. o son 20 dakikada Kaleci Serdar çirkefleşti - fenerden geldiğini belli edercesine. Oyunu soğutmalar, topu oyuna sokmamalar. Uyuz oldum böyle kaypakça hareketler yapmasın. Ama en iyi transferlerden biri olduğunu gösterdi bir kaç kurtarışla. Kaleye güveniyoruz..
Amma kopuk yazı oldu yarısını dün gece yazdım yarısını bu sabah. Deplasmandan sabah dönüp işe gitmek adamı bu hale sokuyor. Dönüşte ankara çıkışında bi büfeyi patlattı bizimkiler. 2 tane dolu dolap vardı içinde her çeşit bira vardı.Bir tane bira kalmadı. Otobüste miller içenler gördüm. (düşünün bizim tribün miller içiyor) Adamlar algida dolabına saldırmış kartdorlara saldırmışlar. Seçim yapıyorlardı hemde paketi açıp bakarak. Çocuğun biri patlattığı biraları geri götürüp "ağabey ben almaktan vazgeçtim, paramı geri ver" demiş. almış parayı. Bunu ilk kez gördüm işte. Otobüste millet artık bağırıyordu "fazla bira var içen varsa alsın" diye. Ben tabi uyuma endişesindeydim. Sabah iş vardı. Milletin kafa güzel sabaha kadar İbrahim Tatlıses - Neden? dinledik. "Neden bu adam bu şarkıyı yapmış allahım" diye epey sövmeyle karışık isyan ettim ama sonunda uyudum. Bir uyanmışım izmitteyim. Beş sene sonra bir Süper Lig deplasmanın sonuna gelmiştik. Takımda umut vardı bizde de uyku. Duşumu aldım işe gitmeden 2 saat zaman vardı onuda uyuyarak geçirdim.
Saygı, sevgi..
Maç öncesi Kozluk sakinlerinin tabiriyle "mahallemizden çıktı star oldu" dedikleri; Roman star Eren konser verdi. Biz o sırada dış stadın tribünlerinde Köfteci Adalı nın hemen yanında piizlenen arkadaşların yanına gittik. Müzik sesleri geliyordu stadyumdan. Piizlenenlere meze olmuştu sanki. "Hadi gidelim içeriye" dedi arkadaş. Gittik yine maratona girdik. Güneş daha batmamıştı, korunacak gölgede yoktu. Bizde 15-20 dakika güneşlendik. Biz güneşlenirken biri çıkıp "yapamazsan yok" diye bağırıp duruyordu. Güneş gözlerimizi aldığından kim olduğunu seçemedik. Hatta "gel gel sarışınım gel" diye şarkıya başlayınca bizim Emre "Beni çağırıyor olmalı ben gidiyorum" dedi bende mantıklı davranarak "dur güneş gözümüzü alıyor yanlıyor olabilirsin" dedim.
Güneş kaybolduğunda birde baktık şarkıyı söyleyen gülşen.. İyi dedik "yapamazsan yok". Bir iki şarkı söyledikten sonra tribünlerle Yeşil-Siyah çektiki hayatımda böyle bir tezahürat görmedim. Gülşen öyle bir "Yeşiill" diyorduki o kadar narin o kadar kibar. Hiç alışık olmadığımız şeylerdi bunlar. Biz allah ne verdiyse "Siyaahh" diye bağırıyorduk.. Gülşen birkaç şarkı söyleyip gitti.
Kale arkaları bomboştu. Birbirimizi kandırırcasına hepimiz "daha saat erken millet maça gelir" diyorduk. Ama öyle olmadı. 5 yıl aradan sonra süper lige çıkmıştık ve açılış bu kadar az seyirciyle olmamalıydı. G.tünüze goyyum ne işiniz vardı da gelmediniz..
Neyse yönetim tanıtıldı, Futbolcular tek tek çağırıldı. En sonda SErhat AKIN çıktı geldi. Numaralı bile nasıl bağırmaya başladı. Yıldız isim dedikleri bu olsa gerek. Taner geçen sezon gol kralı oldu ona o kadar bağırılmadı :)
Maç öncesi ısınmak için sahaya çıktı futbolcular ve her maç öncesi olduğu gibi, tek tek tribünlere çağırılmaya başlandılar. İlk antreman da bahsettim mi bilemedim şimdi ama o zaman Musa'yı çağırdığımızda Dusan gelmişti. "Yabancı futbolcuların uyum süreci" deyip geçmiştik. Ancak bu maçtada görüldüki bunu aşamamışız hala. Dusan'ı tribüne ne diye çağıracağımızı bilmiyordum bulamadımda. Dusan Andjelkoviç diye de bağırılmaz. En uygunu Dusan demek diye düşünüyordum. Musa'yı çağırdık Dusan gelir mi diye baktık. Gelmedi. Demek alışmıştı artık. Adamı kendi ismiyle daha hiç tribüne çağıramamıştık. Bugün bu olmalıydı!.. Sırayla bütün futbolcular çağırılıyordu tribünlere. Geçen yılın flaş ve kendini bi o kadar sevdiren ismi Ufuk Çam geldi. Bütün maraton hep bir ağızdan bağırıyoruz "Ufuk Çaaamm , Ufuk Çaaamm!" diye baktım Dusan döndü ısınmayı bıraktı aynı anda diğer taraftada Ufuk tribüne yönelmişti. Dusan'a kimse birşey söylemeyince Ufuk bıraktı koşmayı ve Dusan sevinçle ve coşkuyla koştu. Tribünlerde herkes şaşkın şaşkın baksada onada oley çektik. Ufuk nasıl gülüyordu anlatamam. Hele biz tribünde nasıl yarıldık!
Artık kimi çağırsak Dusan koşup gelecekmiş gibi geliyordu bize. Ufuk'u sonradan yine çağırdık hatta "ufuk sahaya 3lü çektir körfez'e" dediysekte Ufuk oralı bile olmadı. Maç öncesi yanımdaki Emre'ye bağırsam Dusan gelir mi acaba diye düşünmedim değil.
Skoda Xanthi ile yaptık hazırlık maçını. Stada çok anlamlı pankartlarla çıktı iki takımda. Büyük alkış aldılar. Maç öncesi. Maça ;
Serdar Kulbilge
Serkan - Tutoriç - Ufuk - Dusan
Musa Büyük - Patrice - Hamza - Serdar Topraktepe
Taner - Jestroviç
11i ile başladı. Defans gerçekten iyi göründü bana. Tutoriç süper defans. Ufuk için "süper ligde oynayamaz" deniyordu. Ancak dün gördüm ki yine ölümüne saldırıyor. Her kafa topuna kafa, göz ne varsa sokuyor, Ayrıca 2-3 kornerde hep Ufuk'a pozisyon yaratıldı 2. ligde böyle çok golü olduğunu biliyoruz, Süper ligde de bekliyoruz. Tutoriç Zaten kafa topunu zıplamadan alabiliyor. Sol bekimiz olan ve Emre ile bizim kankamız olan Dusan teknik adam. İleri çıktığında tehlikeli oluyor. Birebirde etkili ve süratli. Ancak ileriye çıktımı kendini kaybediyor adeta. Bazı pozisyonlarda topu ayağına doladı. Önünde Serdar Topraktepe oynayınca ve ikiside geri gelmeyince orada epey açık verdik ama Ufuk kademeye girdi. Sağbek olarak bulunan Serkan ise beni pek tatmin etmedi (Nası acaip laf oldu neyine tatmin edecek). Çok heyecanlı çocuk. Çok top şişiriyor, birinin dur demesi lazım. Sonra Sağ ve sol beklerde yedek yok takımda.
Orta saha ise Sağ kanatta Musa Büyük deli gibi koşuyor. birde orta yapmayı becerebilseydi bir iki asist yapabilirdi. İnşallah bizi kanser etmez tribünde. Ama topu aldımı gidiyor adam..
Sol tarafta kaptan Serdar oynadı. O kanatta Dusan'la pek anlaşamadılar 2. yarı Julio Cesar girince daha etkili oldu gibi geldi bana. Gerçi 2. yarıyı doğru dürüst izleyemedik. Maratonun sağında başladığımız maçı Emre başkanın sayesinde deniz tarafı kale arkada bitirdik.
Ortada Patrice ve Hamza oynadı. Geçen sezonki Hamza'yla alakası yok bu çocuğun. Acaip geliştirmiş kendisini. Öküzlemesine saldırırdı geçen sene şidmi akıllanmış. Pozisyon almasını top kesmesini epey öğrenmiş. Patrice'i ilk defa izledik ve Emre başkanla çok beğendik. Zenci futbolcumuzun olmasından bize çok mu sempatik geldi acaba ama ne olursa olsun adam güzel top oynuyor. Top hakimiyeti iyi. Bu yüzden bir sürü faul yapıldı. Engin hocada baktı adamlar fena dalıyor 2. yarı onu erken çıkardı oyundan.
İleride Jestroviç ve Taner çok etkisiz kaldılar. Sürekli uzun top veya ara pas denedi onları kaçırmaya çalıştılar ama rakip savunmadan top geçmedi. Jestroviç hakkındaki ilk izlenimimiz tam bizden biri olduğuydu. Direk millete gider peşindeydi maç sırasında. İkili mücadelelerde hep bir omuz atıyor, cüssesini adama resmen çarpıyordu. Bu yüzden kısa bir iki gerginlik oldu. Ama bana bu adam çok kart görür gibi geliyor. Taner yine eski Taner. Hiçbir kafa topuna müdahale etmiyor olması Kafatasının kartondan filan olduğunu düşünmeye başlamama sebep olmuştur. Adam gol kralı olduğunda bile kafayla gol atmadı geçen sezon. Daha ne olsun..
Birde Skoda takımında Victor Agali vardı. Bu kadar mı kazma olur bir adam.Ama dev gibi boyu var korkarım ben olsam. Onada selam eder gözlerinde öperim.
Unutmuşun yazmazsam olmaz. Devre arasında tekrar sahaya ısınmak için çıktı futbolcular. Dusan tam bizim önümüzdeydi taç çizgisinin kenarında. Emre'yle beraber 1 - 2 -3 deyip "Dusaaann!!" diye bağırdık. Döndü baktı bizde el salladık. "Ee ne oldu şimdi" dedi bizim çocuklar. başkan hiç bozulmadan tamamen doğal bir şekilde "Tanıdı olm bizi maç var diye gelmedi yanımıza" Bende hemen destekledim "Tribüne gelir mi olm binlerce adam var burada"
Kısaca bütün akşamın en bomba adamı yine Dusan Andjelkoviç oldu. I love you Dusan..
Yeni sezonda giyeceğimiz formalar. Umbro yapmış farklı tasarımlar var. Favorim Jestroviç'in üzerindeki forma helede tozluklarla süper durmuş. Serdar'ın üzerindeki pek hoşuma gitmedi yeşil beyaz ağırlıkta olduğundan desem oda değil zira Umut'un üzerindeki forma beyaz ağırlıklı olmasına rağmen güzel. Tutoriç hiç poz vermeyi bilmiyor alttaki hatuna daha çok yakışmış diğer forma. Olsun hepsi bizim.
Formaları çıkardılar şimdi store açsınlarda alalım Jestroviç'in üzerindekinden.
Sezon açılışına kadar birşey yazmayacaktım olmadı. Neyse efendim bu davids ve serhat patlamalarından sonra transferle ilgili hiçbirşey yazmak gelmiyordu içimden. Musa Kuş ile anlaşıldı. Yaklaşık 10 gün önce anlaşılmış kendisiyle ama avusturya kampına götürülememiş vize mevzularından. Tesislerde çalışıyormuş diye düymuştum geçen hafta. Çok takım değiştiren bir adam Musa. İstanbulspor da oynarken Galatasaray ve Trabzon çok istemiş bunu ama 2milyon ytl istemiş istanbulspor. Tabi o parayı kimse vermemiş Musa için. "Engin hoca beni Bursaspor un başındaykende istemişti" dedi ayrıca "musa büyük ve julio cesar ile aynı takımda oynadık hem serdar (Topraktepe) abiyide yakından tanıyorum" dedi.
Dün öğrendimki Tolga Seyhan ile anlaşılmış. "Yaş ortalaması en yüksek takım" ünvanını kapmaya çalıştığımız çok açık. Tolga; dardanel malatya trabzon shaktar galatasaray dolaştı durdu. Malatya da veya Dardanelde oynamış olsa mili takıma seçileceğini hiç düşünmezdim. Fatih Terim'in oyuncu seçme mantığı işte. Neyse Tolga büyük ihtimal Dorde Tutoriç ile defansın ortasında oynayacak. Geçen seneden elimizde Ufuk Çam ve Muhammet Özdin vardı. İskender Köksal olayını başka bir postta yazmak istiyorum onu yönetim yolladı.
Hazırlık maçlarında Muhammet i zaten beğenmemiş Engin hoca. Ufuk Çam ise bireysel hatalar yapmış. Hazırlık maçları sonrası tv41 ve kocaeli tv den kim mikrofon uzatsa bunu söylüyordu. "Defansta çok bireysel hatalar yapıyoruz. süper ligde bu kadar hata yapma lüksümüz yok" Dediğide doğru. Demek ufuk çam ve muhammet e "beceremiyorsunuz" demeye çalışıyordu. Tutoriç'i ise herkes övüyor onun defanstaki yeri banko gözüküyor.
Birde unutmadan Özgür Bayer de alınan defanslar arasında. Sakatlıklar filan derken geçen sezon pek oynayamadı özgür. Ama ucuz olunca ve deneyim sahibi oluna yönetim hemen atlamıştır hocada istiyormuş zaten.
Bunca gelişme yetmiyor bize. Çok acaip bir takımız. Yönetimin içinde olaylar var. Muammer Çelik sanırım bugün istifa etmiş. İşler hiç iyiye gitmiyor yönetim için. Kombineler fiyasko, Store açılacak dendi oda hala yok. Daha yeni sezon formalarını bile göremedik. Ne kadar profesyonelce(!) yönetiliyoruz. Ne olur akıl fikir versin birisi şu yönetime. Ama şimdi böyle diyorum gider İbrahim Karaosmanoğlu akıl vermeye kalkar "ibrahim üzülmez i istiyorum" dediği gibi bir laf eder. Al başına belayı.
Depremde ailesi ile birlikte yitirdiğimiz Fanatik Kocaelisporlu Yıldıray Özcan anısına düzenleyeceğimiz Kocaelispor Fotoğraflarından oluşan sergimize katılmanızdan büyük mutluluk duyacağız
TARİH: 14 Ağustos 2008 Perşembe
SAAT: 14.OO
YER:Sanat sokağı
NOT: 14-15-16 Ağustos tarihlerinde saat 10.00-19.00 arası gezilebilir
TÜM TARAFTARLARIMIZ DAVETLİDİR