25 Ağustos 2008 Pazartesi

24 Ağustos 2008 Gençlerbirliği - Kocaelispor Maçı


Sezonun ilk maçına gitmesek olmazdı. Japonkale ekibi olarak yine oradaydık (Emre Güneş adına üzgünüz mesaiyi çakmışlar arkadaşa. Ayrıca Askerde olan arkadaşımız Tamer Arslan o saatte arayarak tribündeki tezahuratları dinledi, hoparlörden bütün koğuşa dinletmiş koçum benim). Üniversite günlerini hatırladık, yaz okulunda olan arkadaşları gördük.

İzmit'ten Hodri Meydan'ın deplasman otobüsleriyle öğleden sonra 2 gibi çıktık yola. Araba Prenses 98. Dışarıda hava sanki 50 derece hissi veriyor. Arabanın içine bir bindik kıçımızdaki ter bile kurudu o serinlikte.. Süper Lig böyle birşey demek.. Deplasman otobüsü bile klimalı oluyor. Üstelik ilk saatlerde yabancı şarkılar bile çaldı kaptan.. Gidişte pek güzel eğlendik, alkolümüzü aldık, şehirler arası otobüslerde sigara-bira şekli yapmanın hazıyla marşlar söylendi, sakarya ya küfürler edildi. En şekil otobüste bize düştü. Camlar simsiyah.. dışarıdan kimse içerdeki rezilliği görmüyor yani. Ama biz yinede diğer arabaların yanından geçerken el sallamayı ihmal etmedik. Boılu'da bir dinlenme tesisinde durduk hemen 2 otobüs daha geldi. Baktım herkes aç saldırıyor tesisie. hemen bisküvi kola şekli yapıp çıktım tesisten. İçeride açıkta kuruyemişler vardı. Açıkta olunca bizimkilerde ikram sanıp almışlar. Dışarıya çıkanın elinde ya avuçla badem ya antep fıstığı vardı. Çok sevildiğimizi hemen anladım..

Ankara'ya gidene kadar bi kaç çiş molası dışında birdaha durmadık. İstanbul yolundan Ulus'a doğru giderken önden şoför'e "Sağa dönecez ağabey" dedi biri. Ben "hayır lan düz devam edicez" desemde artık çok geçti. Eskişehir yoluna doğru girmiştik. Ben 5 yıl ankarada okumanın verdiği huzurla ve işi biliyor havasıyla hemen yolu tarif ettim. Ettim dediğimde aynı yolu geri döndük devam ettik. Stada ulaştık nihayet.

Stadyum önünde Gençler taraftarından birkaç kişi bize "Hoşgeldiniz, yolculuk nasıl geçti?" dediler. Afalladık heralde birkaç saniye kimse cevap vermedi. sonrasında "hoşbulduk" desekte, hiç alışık olmadığımız birşeydi bu.

Hepimiz aç ve susuzduk. Hemen stadyum önündeki köfteciye saldırdık. Kapı girişinde sağda hem tavuk döner hem köfte satan eşşoolusu.. Başka köfteci yok adam dayadı bize taş gibi ekmeği. Köftelerin biri pişse adamın elinde öpecektim. sövdük dayıya epey sonra çıktık. Sağolsun Üni-KOSTAD ANKARA tayfadan Okan biletlerimizi önceden almıştı hiç kuyruk beklemedik. Git gide dahada hoşuma gitmeye başlıyordu bu süper lig.

Stadyuma girdik. Gençler seyircisi yine çok azdı. Biz 12 otobüs civarı + bireysel gelenler vardık. Tabiiki tribün olarak ezici üstünlük bizdeydi. O sıcağa rağmen deli gibi bağırıdk.




2 golüde sonradan evde izledim. stadyumda gol görememe özürlüsü olarak yine bir başarıya imza attım.

Serdar

Musa Büyük - Tutoriç - Ufuk Çam - Dusan

Serhat - Patrice - Kemal - Julio Cesar

Taner - Jestroviç

olarak maça başladık. Daha 3gün önce imza atan Kemal ilk 11de. Hiç beklemiyordum ama Kemal 1.5 aydır Antep kampında illaki hazırdır. Serhat hazır olmadığını belli etti maçta aynı şekilde kalitesinide.

İlk yarıda kimi zaman iyi oynadık. Defans ortası sağlam gözüküyor birebirde kimseyi geçirmezler. Ancak orta sahadan forvetlerin arasına adam giridğinde hep tehlike oluyor. Kafa toplarını ne Tutoriç, ne Ufuk kimseye bırakmıyor. Sol bekte Dusan bu maç beni hayal kırıklığına uğrattı. Tamam maç öncesi ilk defa düzgün bir şekilde tribüne geldi. (Ufuk Çam diye bağırdığımızda gelmedi en azından). Ancak ayağında gereksiz yere çok top tuttu. Bunu sebebi ileriye top çıkaramayışıda olabilir diyorum. Çünkü önünde oynayan Denizli den gelen Julio Cesar hiçbir şey oynamadı. Sağda Musa solda Dusan ikiside kısa kaldılar yapılan ortalarda. Ortadaki adamlara inat onlarda kısa. Arka direklere yapılan ortalar ilerde tehlike yaratacak gibi duruyor.



Partice sahada koşmadık yer bırakmadı. Ben ona bakarken yoruldum. Arap atı mübarek. aman nazar değmesin daha iyi olsun. Ancak biraz aceleci. Hemen topu ileriye atayım gideyim havası, hızlı oluşundan mıdır bilmem..



Kemal kesinlikte süper transfer oldu. Acaip oynuyor. Neredeyse ilk idmanına çıkmadan maça çıkan bir adama göre 10 numara oynadı. Bizim çok işimize yarayacak.



Sağda Serhat 99 numara ile oynadı. Maça kondisyon olarak hazır olmadığı belliydi. Yinede ilk yarı oda çok iş yapacağını gösterdi.

Maçın hayal kırıklıklarından biri Julio Cesar dı. Sol taraf hiç çalışmadı maçta. En çok adam solda var 2. yarı Serdar girdi oda pek bir varlık gösteremedi.

2. golüde göremedim stadyumda demiştim. Kimse tam görememiş golü. Soruyorum yandakine

+Kim attı lan?

- Serhat attı

/yok ya Jestro attı



*Hayır Kemal attı.

"Demek herkesin kafası güzel" diye düşündüm. Sonradan golleri izledim Burhan ceza sahasında 3 kişiyi çalımlıyor. Bizim gol ise; Kemal'in serbest vuruştan vurduğu top direkten dönüyor dönen topa Jestroviç kayarak dokunuyor.

2. yarının hemen başında Jestro'yu oyundan alınca Engin Hoca "1-1 e yatıyoruz" dedim. Çıkarması mantıksız değildi. Orta sahada Gençler daha üstündü. İlerde iki koşmayan uzun forvetimiz vardı. E tabi orta saha zorlanıyordu. Hem Jestro goldeki kaymasından başka birde düşürüldü ve sarı kartı o gördü. İstatistiklerde bir gol bir sarı kart.. Jestro çıktı, Serhat zaten yorulmuş sağ tarafada Musa Kuş'u aldı. Sola Serdar Topraktepe'yi. Ondan sonra Gençler tek kaleye çevirdi maçı. Ha gol yedik, ha yiyeceğiz derken Gençler 2 gol attı ama ofsayt bayrağı tepedeydi. Bizimde 2-3 pozisyonumuz oldu hele bir tanesi saç baş yoldurdu. Ortada kapılan bir topla hızlı çıkıldı en uçta Taner sağa Patrice'e açtı sol bek Patrice üzerine gelince hemen sağa Musa Kuş'a çıkardı. Musa kaleciyle karşı karşıya kaldı. Öyle bir vurduki bizim oralarda "hiç mi ekmek yedirmiyorlar sana?" derler. aynen öyle vurdu. top süzülerek kalecinin kucağına gitti. en sağlam pozisyonumuzdu..

son 20 dakika epey baskı kurdu gençlerbirliği. Bizim savunmanın göbeği hakkaten çok sağlam oldu bu sene. Ufuk - Tutoriç gözlerinizden öperim. geçit vermedik. o son 20 dakikada Kaleci Serdar çirkefleşti - fenerden geldiğini belli edercesine. Oyunu soğutmalar, topu oyuna sokmamalar. Uyuz oldum böyle kaypakça hareketler yapmasın. Ama en iyi transferlerden biri olduğunu gösterdi bir kaç kurtarışla. Kaleye güveniyoruz..

Amma kopuk yazı oldu yarısını dün gece yazdım yarısını bu sabah. Deplasmandan sabah dönüp işe gitmek adamı bu hale sokuyor. Dönüşte ankara çıkışında bi büfeyi patlattı bizimkiler. 2 tane dolu dolap vardı içinde her çeşit bira vardı.Bir tane bira kalmadı. Otobüste miller içenler gördüm. (düşünün bizim tribün miller içiyor) Adamlar algida dolabına saldırmış kartdorlara saldırmışlar. Seçim yapıyorlardı hemde paketi açıp bakarak. Çocuğun biri patlattığı biraları geri götürüp "ağabey ben almaktan vazgeçtim, paramı geri ver" demiş. almış parayı. Bunu ilk kez gördüm işte. Otobüste millet artık bağırıyordu "fazla bira var içen varsa alsın" diye. Ben tabi uyuma endişesindeydim. Sabah iş vardı. Milletin kafa güzel sabaha kadar İbrahim Tatlıses - Neden? dinledik. "Neden bu adam bu şarkıyı yapmış allahım" diye epey sövmeyle karışık isyan ettim ama sonunda uyudum. Bir uyanmışım izmitteyim. Beş sene sonra bir Süper Lig deplasmanın sonuna gelmiştik. Takımda umut vardı bizde de uyku. Duşumu aldım işe gitmeden 2 saat zaman vardı onuda uyuyarak geçirdim.



Saygı, sevgi..



Maçtan görüntüler

4 yorum:

scapula dedi ki...

Her hafta yapacaksın di mi bunu?

Yani mümkün oldukça...

Büyük keyif oluyor benim açımdan. Sayende, ligin 4. ve 21. haftaları haricinde ben de Kocaelisporlu sayılırım. :)

Dobrowski dedi ki...

içerdeki maçlarda yaparımda her deplasmana gidemeyiz. zaman uymaz. p.tesi işte ölü gibiydim. yakın deplasmanlar olur. 4. hafta beklerim izmite.
ben denizliliydim bu hafta yalan söylemem ama mal gibi oynadılar :)

mgaltan dedi ki...

gözlemlere bir ekleme de benden : otobüsteki herkes gökmen'e "ankaralı" lakabını uygun gördüler. "ankaralı bizi stada götür!!!" :P

scapula dedi ki...

Kombine aldım, cebimde zırnık kalmadı. Ama bakalım, ayarlayabilirsem gelirim belki de. :)