26 Temmuz 2008 Cumartesi

27 Nisan 2008 Kartalspor - Kocaelispor maçı




Hayatımda unutamayacağım olaylar arasında ilk 5 te rahatlıkla yer alır bu maç. Öncelikle stadın bilmemkaç seyirci kapasitesi bunun 350sinin deplasman takımına (yani bize) verileceğini söylemişti kartalspor başkanı. Hafta içinde Serhan Gürkan "Dışarıda taraftarımız kalmayacak" şeklinde açılamalar yapmıştı. Bizde zaten yakın deplasman bulmuşuz ve son 3 haftaya girmişiz takım kafaya oynuyor bırakır mıyız?!!

Hodri meydan açıklama yaptı Adabazarından Haydapaşaya giden 12.17 treni ile gidilecekti maça. Maç 14:00da başlıyordu Ucu ucuna yetişecektik hatta maç öncesi piizimizi istasyon ve çevresinde yaptık.



İstasyonda 1000 kişi vardı veya yoktu. Şaşırmıştım. Az kişiydik ancak sonradan gelen haberler sabah 10 treniyle bu kadar daha adamın Kartal'a gittiğiydi ve olayların çıktığı trenin taşlandığı haberini aldık. Zaten taşlama muhabbetine hazırdık ancak tren içindeki aileler çok korktu. Trende herkes ayakta gidiyor belediye otobüslerindeki arkada tarafta olan boşluk bile yoktu. Üst üste gidiyorduk. Adapazarı'ndan binen ailelerin çoğu huylandı. bizim taraftarın pisliğini bildiklerinden bazıları trenden indi. Tren içinde cigara saranlar, bira içenler her yol vardı. Bizim vagondakilerinin yaşları 16-18 civarındaydı ve gençler her tarafa salça oluyor, herkese gider yapıyorlardı.

Aynı gün Fenerbahçe - Galatasaray maçı olduğundan Gebze'de Galatasaray formalı bir kaç eleman vardı. Trene binip istanbul'a maça gitmekti niyetleri. Trenden sarkanlar inenler bir sürü adam ana avrat sövüyordu bunlara. Bunlarda hemen geri vites yapıp "Tamam kardeşim" tarzında davranıp gardan uzaklaştılar. Tren hareket etmeye başlayınca Arkadaş "gelsenize lan" tribine girdiler. En şerefsizleştikleri hadise bu oldu.

Sonra Pendikte Sakaryaspor Polarlı bi eleman gördük Adabazar tarafına gidecek bekliyordu. Trenden en az bin kişi bağıra bağıra küfür etmesine rağmen sağa sola bakarak duymuyormuş ayaklarına girdi. Ancak yanında iki teyze vardı çocuğa baktılar o da kalktı gitti. Anlayacağınız daha yolda olay olacağı belliydi.

Kartal çarşısını geçtikten sonra apartmanların arasından trene bir sürü taş geldi "dan dun" seslerini duyduk ve Sanki savaşa gidiyor muşuz hissine kapıldık. 16-17 yaşındaki gençlere bir baktım yerlere kapaklanmış sanki siper alıyorlar. Çok güldüm..

Kartal İstasyonunda indik karşımızda polisler bir rota çizmişler o yol istikametinde stada doğru gidiyoruz. Herkes omuz omuza, kol kola vermiş gittik stadın dibine kadar saat 13:50 civarı filandı. Stad kapısına geldiğimizde bir baktık trenden inenden fazla adam kapıda bekliyor. Ozan başkanla birbirimize umutsuzca baktığımızı hatırlıyorum..



Erman başkanı ve Özgür başkanı kapı önünde polislere dert anlatırken gördüm. Sonra Özgür başkan elektrik trafosunun üstüne çıkıp elindeki biletleri yırttı "Dışarıda kimse kalmayacak ulan" dedi ve hepimiz gaza gelip alkışı kopardık. 2-3 bin adam stad kapısındaydık ve maç başlamıştı. Arkadan, yandan, önden, sürekli bir sıkıştırılma içine girdik.

Tam kapı açıldı oh içeri gireceğiz dedik ki içerden çıkan polisler kapıdakileri joblamaya başladı. O sırada içerde polisleri engellemeye çalışan Muammer Çelik vardı. Sonra dışarda bizim daha önceden etrafımızı saran ve sürekli sıkıştıran polisler joplamaya ve biber gazını allah ne verdiyse sıkmaya başladı.

işte o sırada bu videoyu çekmiş İHA .




videoyu görünce daha bi kötü oluyorum hep bakıyorum polisin vurduklarına tanıdık.


İşte sonra stadın oradan aşağıya doğru kaçan kaçana bir curcuna yaşandı. Ne tarafa kaçsam demeye varmadı Bi kaç jop darbesi aldık ilk başta çok büyük acı duysamda ilerde göreceklerimdne sonra bu düşüncem değişecekti.

Tren yoluna doğru koşuyor herkes bende peşlerindeyim. Kaçarken, çarşı içinden geçen arabaların aynalarının olmadığını fark ettim. Bir de baktık geyik gibi seke seke vuruyorlar aynaya düşürüyorlar. Hatta birini ayağını arabanın arka camından çıkarmaya çalışırken gördüm.

Gördüklerimden sonra daha bir tempolu kaçmaya başlamıştım. Kaçtığımız yerde sıkışıp kalacağımızı bilsem böyle yapmazdım..

Geldik Kartal İstasyonuna İzmit tarafına gitmek için alt geçitten karşıya geçmeniz gerek. Alt geçit ana baba günü gibi kaçarken millet birbirini paralıyor. Alt geçite girdim Tam merdivenlerden yukarıya doğru çıkıyordum ki kolumdan bir polis tuttu "Alın bunu" dedi. Şoktaydım afalladım içimden "ulan bin tane adam var kaçan beni neden alıyorsun..." demiştim. Sonra merdivenlerden aşağıya indik polisle beraber. İşte orada Hayatımda unutamayacağım manzarayla karşılaştım. Köprü altında şıkıştırmışlar çocukları Hepsi yerde. Daha en fazla 18 yaşında olan çocuklara "gavura vurur gibi" vuruyorlar. Hatta çoğu polisin jopu elinde değildi. Yerden alıyor, yerde yatan çocuğun üzerine fırlatıyor. Sonra ya yerden tekrar jopu alıp tekrar fırlatıyor yada tekme, yumruk ne denk gelirse vuruyordu. Ve bu çocukların şucu yoktu!! Ben orada artık içeriye alsınlar veya götürsünler diye dua ettim. O kargaşanın içine benide alacaklar mıydı? diye 3-5 saniye kafa yordum. Sonra kolumdan tutan poliste gaza geldi arkadaşlarının yanına gidip yerdekilere vurmaya başladı. Ben öylece kalmıştım. Ne yapsam nereye kaçsam diye can havliyle Haydarpaşa Tarafına giden merdivenlerden yukarıya çıktım. Bütün polisler izmit yönündeki merdivenlerde veya köprü altında kendilerini tatmin ediyorlardı. Tabi ben öyle sanıyordum. Yukarı çıktığımda Bir tane normal vatandaşın olmadığını gördüm. Haydarpaşaya tren yeni gitmiş ve istasyonda kimse kalmamıştı. Sıraya geçmiş polisler vardı. Bu nasıl iş demeye varmadı. Ana avrat küfür etmeye başladılar. "Ne işin var lan senin burda amua goduum" ve daha nicesi. Sıraya dizilmişler dedim ya. Her polis önünden geçişimde bir jop darbesine ve sorguya tabi tutuluyordun "Ne işin var la amua goduum?!" Yaşı benden küçük polisler vardı. Daha bıyığı terlememiş, kendini buralarda tatmin etmek isteyen insan müsvetteleri gördüm.

Hele biri atkımı gösterip "bu ne lan g.t, çıkar onu çabuk ne işin var burda" demesin mi. Atkı takmak suç mu be.. Tabi en çok birşey diyememek koyuyor adama. Ben dedim "trene binicem" can havliyle "siktir git karşıya" dedi. Karşısı izmit istikameti oluyordu. Karşıya baktığımda hep bizim çocuklar ve önlerinde polis vardı. Suratlarına biber gazı sıktılar çoğu yere düştü ve yere düşenlere jopla vuruyorlardı. İsrail de filistin li olsak böyle muamele görmezdik heralde. O haldeyken bile o adamlara acıdığımı hatırlıyorum.

Polis bana hala arada vuruyor "ne işin var lan burda amıua goduum" diyip duruyor. Bende her seferinde "trene bineceğim" diyorum.. sonra Bana "git karşıya o zaman" diyor. Yürüye yürüye istasyonun sonuna gelmişim onlarca polisin önünden geçmişim adam bana geriye dön diyor. Ben de haydarpaşa tarafını gösterip "ben bu tarafa gidicem" diyorum.
artık düşünün halimi.. "Adam siktir git lan o zaman" deyip tekmeyi basıyor. Rayların üzerindeyim.. O an bir tren gelse Sakaryalı Aykut vakasını tekrar yaşayacaktık.. Ne hikmetse sonunda şans mı ne. Benim rayların üstünde olmadığım taraftan banliyö geldi ve gebze yönüne gidiyor. Ama karşı tarafa çıkamıyorum arada hem tren var hem baktım polisler bizim çocukları trene bindirmiyorlar. Öyle bir anki ne yapacağıma ben karar vermedim sanki. banliyo treninin kapısına atladım tren yolundan. Kapı açılmıyordu içerdekilere seslendim içerden açtılar kapıyı o sayede bindim trene.

Hayatımda bana bu kadar garip bakıldığını bir daha görmem inşallah. Trene bindiğimde serüven sürüyordu herkes bana bakıyordu neyse tren kartaldan kalktı ama dışarda bir sürü taraftar vardı ve polis hiç birini trene bindirmedi. Böylece gebze'ye kadar gittim ama ayağım feci ağrıyor ve topallıyordum....


Yoruldum yaz yaz devaminida sonra yazarız. siz şunu okuyun

Hiç yorum yok: