14 Aralık 2009 Pazartesi

Kurtuluş Savaşı



Kocaelispor 1 Mersin İdman Yurdu 0

Uzun zaman olmuştu, seyircisiz 2. maçımızda tvden de olsa izleyebildik maçımızı.
Kurtuluş Savaşı diye yazıyordu yerel basın. Cihat Hoca ; Allah bu şehre bir daha bu günleri yaşatmaz umarım diye açıklama yapıyordu maç sonu. Kurtuluş Savaşı sonrası Atatürk'ün dediği "Allah bu millete tekrar istiklal marşı yazdırmasın" dediği gibi.
Çok benziyor halimiz kurtuluş savaşına ufak bir umuda tutunmaya çalışıyoruz.
Dün ilk yarı o kadar kötü oynadık ki, hatta oynamadık. Sağolsun Mersin İdman yurdu forveti 54 Serkan İrdem o kadar gol kaçırdı ki. Mersin taraftarları kahrolmuş, saç baş yolmuştur. Sakaryalı Serkan’a teşekkür ediyoruz. Maçın adamı bizim için Kalecimiz Metin Erol oldu. Ancak maça damgasını vuran kesinlikle Serkan İrdem olmuştur.

Bol yağmurlu, çamurlu mücadelede ilk yarı kabus gibiydi bizim için. Sağdan, soldan, ortadan her yerden ve orta sahasıyla beraber kalabalık geliyordu Mersin. Kornerleri kullanan onlardı, gol kaçıran onlardı. 8 şutları vardı ilk yarı sonunda. Bizim sadece 2.


İkinci yarı gol yememe umudumuz vardı ama atmak hiç aklımıza gelmiyor, birbirimize söylemeye bile çekiniyorduk. Takıma ikinci yarının ilk on dakikası sonrası bir şeyler olmuştu sanki. Turbo çalışmış motor devri artmıştı. Hatta orta sahada pas dağıtıyorduk göl gibi bir sahaya rağmen. Top kaybı yapmak o sahada çok normaldi onu bile ikinci yarı az yaptık. Biz ne kadar Uğur Daşdemir gelecekte çok iş yapar dediysek o her maç giderek kötü oynamaya başlıyor. Yine çok top kaybetti. Solda Gökhan ona göre daha iyiydi. Çamur deryası sahada Serdar ileride tek başına savaştı çoğu zaman. Bu yaşında, bunca gencin içinde bizi şaşırtarak, mücadelesiyle takımı da gazlıyordu adeta. Yaptıkları her yanlışta gençlere fırça atıyordu sahada.

Öyle bir pozisyon var ki bu maçta. Anlatmak çok güç. Serdar hareket etmeyip esas duruşta beklese, gol olacak. Kale çizgisiyle arasında 20 santim bile yok belki. Top üst direğe çarpmış üstüne geliyor. Topa vurmak için hamle yapıp ayağını kaldırdığında, top ayağının altından kaçıyor. O yüzden diyorum esas duruşta beklese hiç oynamadığımız bir maçta ikinci yarı golü bulup belki de galip gelecektik. Saç baş yolduk bu pozisyon sonrası. Serdar “ne oldu?” dercesine şaşkın şaşkın etrafa bakıyordu pozisyon sonrası. O bile nasıl gol olmadığını anlamadı.



Pozisyonun ardından takım daha çok istemeye başladı. Demek oynayabiliyormuşuz! diye düşündüm. Yine çok iyi değildik ama orta saha kanatlar, hatta sağ-sol bekler rakip kaleye gitmeye çalıştı. Sonunda penaltı oldu. Serdar penaltı pozisyonunda sakatlanıp çıkınca, penaltıyı kim atacak şimdi? diye endişelendik. Kalecimiz Metin atsın istedi gönül ama sakata gelmemek lazımdı. Onur Alkan topu aldı dikti penaltı noktasına. Genç yaşına rağmen kendinden emindi. Kafede herkes ayakta. Top direğe çarptığında kalbim sıkıştı cümle kuramadım. İnanır mısınız millet seviniyor ben tepki veremiyorum. Top dışarı gitti sandım. Yanımda Gökay vardı. Baktım seviniyor, birbirimize sarıldık. Son dakikalar yine kabir azabı gibi geçse de, kalecimiz Metin’in her yerinden öpesimiz gelse de hiçbir şey bizim 3 puan almamızdan daha güzel olamazdı. Her şeyi unutup acaba süper lige çıkabilir miyiz? Diye düşünmeye bile başladık. Hayallerimiz olmasa olmaz!

Maçın adamı: 54 Serkan İrdem

2 yorum:

umit dedi ki...

maçım kahramanı SERKAN İRDEM hakkında detaylı bilgi için bakınız:

http://www.tff.org/Default.aspx?pageId=30&kisiID=386444

Dobrowski dedi ki...

sağol bilgi için.
adam gol makinasıymış. :)
56 maçta 4 golü var.