3 Nisan 2012 Salı

10 yıl önce - Kocaelispor 4 - Beşiktaş 0

10 yıl önce bu akşam Kocaeli'deki tüm kalpler Bursa'da atıyordu.. Şehir bayraklarla, yeşil siyah balonlarla donatılmıştı..
Maç sonrası Milliyet'te çıkan haberler ve bazı köşe yazıları;







Attila Gökçe



Ömer Üründül



Bilgin Gökberk



29 Mart 2012 Perşembe

Televizyon Efsanesi Şok

Şok programını bi ben mi izlemiştim? bi ben mi hatırlıyorum diyordum, televizyon efsanesiydi bana göre, yazmıştık daha önce, Televizyon Efsaneleri başlığında.

Bugün Yılmaz Özdil öyle güzel yazmışki okurken yarıldım tekrardan.
Yılmaz Özdil yazısı

Yıllar sonra kimse hatırlamayınca, sadece bize özel program yapmışlarda bana çaktırmamışlar heralde demiştim. Demekki öyle değilmiş, Yılmaz Özdil'de izlemiş.


"Aynaya saç spreyi sıkın, televizyonu aynadan seyredin, böylece Cine5'in şifresi kırılıyor" bunu duymayan var mıydı o dönem allaasen

21 Mart 2012 Çarşamba

Avrupa Kenti Kocaeli

Farkına varmasak bile, Avrupa kenti’nde yaşıyoruz.
Mesela; elinize bir bira alıp sahile indiğinizde, yunuslar gelip sizi uyarıyor.
Mesela; belediyenin övünüp en güzel projesi olarak gösterdiği Seka Park’a gidip iki bira içebileceğiniz bir mekan yok. Parkta oturup iki bira içseniz ki zaten satın alacak yerde yok, güvenlikler gelip hemen sizi uyarıyor, üstelerseniz polis geliyor. Kocaman Seka Park’ta rakı balık yapabileceğiniz yer yok. Sevgilinizle el ele tutuştuğunuzda bile, daha ileriye giderlermi acaba diye güvenliklerin gözü üzerinizde.
Mesela; eskiden gidip eğlenebilinen, restoranları, barları olan eğlence deyince yazın akla ilk gelen yer fuardı. Avrupa kenti yolunda fuara cami yapıldı ve neredeyse bütün içkili restoranlar, barlar kapatılıp ya kültür merkezi(!) veya düğün salonu oldu.

Mesela; İstanbul’dan İzmit’e maça gelseniz, İsmetpaşa Stadından çıktığınızda, dolmuşa binip otogara gidemezsiniz. Paranız olsa bile dolmuşa binemezsiniz. Çünkü Avrupa kentimizde belediyemizin bir dev projesi daha; Kent Kart var. Eğer kent kartınız yoksa yandınız. Fellik fellik sağdan soldan büfelerden, bakkaldan, telefoncudan filan kart almak için önce dolaşırsınız. Şanslıysanız boş kart ile birlikte içine lira doldurmanızda gerekecek. Otogara gidiş sizin için 5tl (boş kart) + 1.75tl (biniş ücreti) olarak 6.75tlye mal olacak. Bu şanslı olduğunuz durum. Eğer şansınız yoksa o büfelerde boş kart kalmamıştır veya sadece kart dolumu yapıyorlardır. O halde ne yapacağınızı bilemez bi halde minibüsçüye böyleyken böyle, kart alacak yer yok, parayla binemiyor muyuz? dersiniz. O da yasak der. Belediyenin çözüm masasınız ararsınız telefonunuzla, sorunu yetkililere ileteceklerini ama çözüm masasına gidip dilekçe doldurmanızı söylerler. “ulan ben otogara gidemiyorum, çözüm masasına gitmeye kalksam neler olacak” dediğinizde, şoför sizden para almaz onunla muhatap olmak zorunda değilsiniz, yolculardan birinden rica edin sizin yerinize çeksin kartını cevabını verirler. İşte avrupa kenti belediyesinin süpersonik çözümü bu olur. Bu pratik çözüm karşısında apışıp kalırısınız. Meğer ne kolaydır, sorun sizden kaynaklıdır aslında yoksa çözüm gayet basit. Ama yine şanssızsanız ve bozuk paranız yoksa, bu sefer para bozdurmak için dolaşırsınız. Paranızıda bozdurdunuz mu? yolcuların insaniyetine kalmış, emrah modunda boynunuz bükük adama parasını verip kartını çeker ve siz yaklaşık yarım saat sonra dolmuşa binmiş olursunuz.
Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Karaosmanoğlu “Çalışınca oluyor” diye bir kitap yazmış, 408. sayfada “Kocaeli bir avrupa şehri” diyor. Pişmaniyeden, Hereke halısından bahsetmiş avrupaya bunları tanıtmamız gerektiğini söylemiş. Avrupalılar bizi tanımıyor demiş. Bence tanımamaları daha iyi sayın başkan, tanısalar bu süpersonik çözümlerimizi bilseler onlar bile şaşırır donar kalırlar diye düşünüyorum. Avrupalıyı çok sevdiğimden değil ama insanı sevdiğimden bizden uzak durmaları onlar adına hayırlısı olur.

Bazen diyorum bende çok şey istiyorum, oysa Süpersonik belediyemiz twitter’dan halka yardımcı bile oluyor. Benim attığım tiwit üzerine mail adresimi istediler, gönderdim. Kent karta nasıl ulaşacağımı sordum, cevap olarak;

Kentkart dolum noktalarının yerlerini ve çalışma saatleriyle alakalı bilgi için kentkart iletişim telefonu 0262 227 00 09 nolu telefondan bilgi alabilirsiniz...
Bilgilerinize sunulur.


Hepsinin gözlerinden öper, inşallah bigün kent karta muhtaç olurlar ve üzerlerinde kartları olmaz diyorum.


Kent kart çilesi tüm Avrupalı Kocaeli halkına hayırlı uğurlu olsun.

9 Mart 2012 Cuma

Henüz Ölmedik

Hala bizi hatırlayanlar var;

Efsane İbriç ve oğlu Damir ile ilgili haber yapılmış. İbriç, Damir için ;
"Damir, Saraybosna Milli Takım formasını giydi. Ancak Türkiye'de şans verilmediği için kendisini gösteremedi. Maddi sıkıntı nedeniyle elektrik ve suları kesik olan, aylardan beri para ödenmeyen Kocaelispor'a faydalı olabilmek için üç maçtan beri Kocaelispor formasını giymeye başladı. Son iki maçta iki gol atarak kendini gösterdi"
demiş.

Zeki Uzundurukan, yazısında; "Bir Futbol Kenti Ağlıyor" diye bahsetmiş.

Büyü Bozuldu


Hayatımda pek futbol kalmadı. En azından izleyici olmaktan çıkmış gibi görünüyorum. Zaten bizim memlekette oynadığımızın futbol olmadığını düşündüğümden, gayet normal. Arada bank asya maçlarına bakıyorum. Soğan ekilmiş, soğanlar büyüyüp toplanınca orada futbol oynayalım tarzı stadlarda ne oynayacaklar zaten. Süper dedikleri ligde hiç maç izlemedim galiba, arada denk geldiysede ilgimi çekmedi hiçbiri. Zaten premier lig izlemek gibi artık elit futbol sever olduğunu belli etmeye çalışan tiplere uyuz olduğumdan ve lig tvye para vermediğimden ondanda geçtik. TRT’nin almanya ligini katleden yorumlarıyla çekilmeyen bi bundesliga. Tek kalan ispanya ligi, ntv yayını kalıyor. Orada da barcelona diye bir şey var. Tanımlayamıyorum. Hani felsefeciler işin içinden çıkamayınca şey, derler. Ahanda barcelonadır o.

Aylarca maç yapmayıp, “bi takım kurunda bu hafta maç yapalım” diye halı sahaya gittiğimizde, kaşarlaşmış süper lig futbolcusu gibi kaldığımız maçlar geliyor aklıma. Rakipteki adamlar pırpır koşuyor, biz 5 dakika sonra pertiz. Sanki barcelona rakipleride böyle seçiyor. Rakipler kahvede okeye dönerken “hadi bi maç yapalım” demişlerde bunlara rakip olmuşlar gibi.

Dün akşam Ath. Madrid – Beşiktaş maçını izledim. Herkes Veli’nin sol bek olamayacağını yazmış durmuş. Ben sağ bek oynayan İbrahim Toroman’a hayran kaldım. Nasıl yapıyorsa her attığı pasta takım arkadaşına bombayı atıyordu. Hani mahallede top oynarken arkadaşımıza doğru abanıp onu zımbalamaya çalışırdık, öyle gerzek bi hareketimiz olurdu. Toroman böyle pas atıyordu dün akşam. Veli sol bekte olmamışta, Toroman olmuş mu yani?

Son olarak aylar sonra iddaa’da bir kuponum tuttu. Burada bazen maçları yazıp nasıl patladığımı paylaşıyordum, bana küfür etmeyin notunu ekleyerek. On haftadır kaybetmeyen takımın kaybedeceği haftayı, son sıradaki takımın ilk galibiyetini, sonuncunun birinciyi yendiği, o maça oynadım diye 3-4 kırmızı kart veya bi o kadar penaltı olan maçları hatırlayan çıkabilir. İddaa diye Takımların kaderiyle oynuyordum. Kocaelispor maçı ilk kez iddaada yer alınca 4 maç yaptım. Biri Kocaelispor – Balıkesirspor. bu sezon ilk defa 2-0 öne geçmemize rağmen 2-3 maçı kaybetmemizin suçunuda kendimde aradım. 4 maçtan tutanda olmadı. Ancak dün akşam avrupa ligi serinletti ve büyüyü bozdum. Artık buradan iddaa kuponu bile paslaşabilirim. çok para almasakta, çay ısmarlayabilirim size =) önemli olan; tuttu, büyü bozuldu.

17 Ocak 2012 Salı

Mayalar haklı çıksın, bu azap burda bitsin

tarihi hatırlamıyorum, hava güneşliydi, babam ve amcamla beraber maça gidecektik. Onların hafta sonları hep gittiği, benim merak ettiğim çok duyduğum ama hiç görmediğim maç izlemek için stada gidecektik. Satıldığını sadece maçta gördüğüm dışarıda bi dükkanda v.s. hiç görmediğim Alaska Frigo almıştı babam.
O zaman adını bile bildiğimi sanmıyorum futbolcuların, çünkü isimlerin önemi yoktu o zaman. Hayatında ilk defa o kadar insanın bağırıp çağırdığını, küfürler savurduğunu görecektim.
Gazeteden yapılmış kayık misali güneşten koruyan şapkalar, betona oturma diye sağdan soldan uzatılan gazeteler. Seka'dan çuvallarla gelen konfetileri yakalamaya çalışmak.

Eskişehirspor diye bir takımmış karşı taraftaki, o zaman bilmiyoruz adını 2. lig klüplerinden tvde ne kadar bahsediliyorki bilelim.
Kale arkalarında havada duran toplar o kadar ilgi çekiciydi, mükemmeldi. Onlardan gözümü alamadım epey. Babama sorduğumu hatırlıyorum bunlar ne diye. Şimdi üzerlerinde Çenesuyu reklamı olan toplar.

Eskişehirsporlu olanlar, ilgimi acaip çeken küfürler ediyorlar. Maçın hakemi bişeyler diyor galiba, maç duruyor mu o zaman o bilinçte olmadığımdan bilmiyorum ama kale arkasında tam karşımızda olan Eskişehirsporluların olduğu tribüne polisler giriyor. Olay çıkıyor polisler geri kaçıyorlar. O şekilde susturamadıkları taraftarları, itfaiye aracı gelip tazzikli su ile ıslatıyor. Hayatımda o ana kadar gördüğüm en ilgi çekici olaylar. Bu nasıl bi adrenalin, gözlerimi alamıyorum. Bizim tribünde herkes “oh oh” diye eğleniyor gülüyor. Hani herkes sustuğunda aradan bi amca çıkıp bağırır tüm tribün onun sesini duyar ya. İşte o amcalardan o zamanlar çok var ve bence onlar bu tribünleri bana sevdiren şeylerden ilk 5e girer.


O zaman herşey daha güzel geliyordu bize elbet. Cehalet mutluluktu.

Hafta sonu Körfez FK maçına gittim. Açıkçası rakip Adana demirspor olmasa pursaklar filan olsa gitmezdim. Atkımla beraber Adana demirspor tribünlerine girip maçı izlerim dedim. Girişte polisten bi fırça yedik hamdolsun. Neymiş Kocaelispor tarafı diğer tarafmış, verdiği akıla bak. Adanalı arkadaşlara hoş geldiniz dedik bi çuval çekirdekle beraber girdik içeri. İçeride başka polislerde ne işiniz var sizin burda dedi, atkılarımızı göstererek. İtip dışarı çıkarmaya çalıştılar. Polis bu kadar laf etti bi tane adanalı çıkıp sizin ne işiniz var demedi. Tribünde en apaçi takılan adana demirli gençe atkıları değişelim mi diye sordum, bu yaştan sonra rencide olduk. Arkadaş niye ona sordun olm bi sürü efendi adam var verebilecek dedi. ben gudubet olduğumdan böyle durumlarda en kıl tipi seçerim uyuzluğuna.
Neyse maçın 1. dakikasında gol oldu. İlk yarıda başka atak oldu mu olmadı mı bilmiyorum bile. Mahalle maçı izlesek daha fazla eğlenirdik zevk alırdık ne bileyim. Sahada ne oynadılar hiç anlamadım. İlk yarının sonuna doğru çıktık stattan. İnsanın futboldan nefret etmesini istiyorsanız, bağlayın tv nin karşısına izletin bu maçı. İkinci yarıyı izlemesekte, ilk yarı oynanan şey bir fikir veriyor.
Tribünden çıkarken yine polisle bi ton mevzu oldu. Adam 80.dakikaya kadar çıkamazsın diyor. Ya kardeşim manyak mısınız. Eziyet mi ediyorsunuz niye izleyeyim zorla maçı. Hasta filanda olamazsınız yani, çıkmak yasak. Kapı önünde bağırıp çağırdık, burda durmak yasak dedi geldi başka bi polis. Kim yasakladı dedik, ben yasakladım diye cevap verdi. Bu nasıl bi iğrençlik! Sen neyi yasaklıyorsun ya. Amirime söylerim bak sizi tarzı laflar bile etti, bi çocuk zekasından bile daha geride olduğu belli bir şekilde. Amiri olan adam geldi, açın çıksınlar dedi lütufta bulunur gibi.
Futboldan nefret ettiren bi oyunun üstüne, zaten isyanlarda olan biz sistemden, adaletten herşeyden daha fazla nefret edip küfür savurup çıktık.

Ulan ben o stada ilk nasıl gitmiştim, şimdi nasıl çıktım. Ne hale getirdiniz Kocaeli’de insanları. Allah belanızı versin!!