21 Kasım 2011 Pazartesi

Kocaeli Sinemaları ve Seyircinin Aşırı Acıklı Hikayesi


Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi, altın koza'nın en iyisi seçilmişken ve yönetmeni hemşerimiz Onur Ünlü iken bu film bu ilin sinemalarında vizyona girmiyor. Film normalde geçtiğimiz cuma vizyona girdi. Ben cuma günü bir heyecan filme gitmek için seans saatlerine bakmak istedim fakat filmin Kocaeli'de sinemalarda olmadığını görünce yıkıldım. Çok afedersiniz ama ne kadar sikindirik film varsa vizyondaki sinemaya getiriyorsunuz ama ödül almış bir filmi getirmiyorsunuz. (hani böyle öküzlemesine bile baksanız olmuyor.)

Film yapımcısı Eflatun Film'e mail attım onlarda maalesef izmit'ten talep olmadığını söylediler. Ne kadar üzücü bir durum, onlarda çaresiz filmi çekmişler tabi pazarlamacı gibi kapı kapı dolaşılmayacağından sinema sahipleri veya her kimseler gelip talep etmedikten sonra ne yapabilirlerki? hem o kadar reklam verildi bu film için.

Daha önce yine hayal kırıklığı yaşamış, Dobrowski olmuştuk Beş Şehir'i izlemek istediğimizde. Bu şehirde film izlemek denince; belsa plazadan satın aldığınız korsan cd veya internetten indirdiğiniz filmler geliyor aklımıza.

20 Ekim 2011 Perşembe

"ben bir şehit babasıyım"



bir şehit babası komando bıçağı fırlatsın artık!


adam çıkıp internet andıcından bahsetti bugün şehit haberi sonrası açıklamasında, bir kişi çıkıp aga bu nedir demiyor. ayıp ulan ayıp!

12 Ekim 2011 Çarşamba

Boynu bükükler


Şu anda mutlu olmalılar. Düştüğümüz hale bakıp bakıp şükretmeliler kendi hallerine. Gülüp, eğlenmeliler belki bir iki sene daha “Kocaelispor kumpanyası”nı izleyecekler. Belki bir kaç hafta daha. Durum bu şekilde, olaya böyle yaklaşmak kimseyi kötü yapmaz. Rakibin ne kadar kötüyse sevdiğin takım o kadar iyi gözükür dışarıya. Dolayısıyla Sakaryalılar şu halimize bakıp oh olsun demeli.

Ancak bir çokları bunu yapamıyor. Belki aynı senaryoyu yaşayabilecekleri gerçeği ortada durduğundan; belki yönetici saçmalamacaların onlarda da sıkça yaşandığından; belki yönetimden birinin canlı yayına bağlanıp, teknik direktörlerinin görevine son verdiklerini söylemesi gibi bir çok sebep olabilir. Kocaelispor’un olduğu yerde umut bitecekti belki ancak bu başkalarına bir şeyleri gösteriyor olmalıydı.

Yerel ve ulusal seçimlerde hiç oy kullanmadım, bir muhtar adayını sevmediğimden tanımadığım bir diğerine oy verdim o da kaybetti. Oy kullanmaya değecek birini görmediğimden, kötünün iyisini seçmek mantıklı gelmiyor bana. Neyse mevzu bu değil uzar gider bu sayfada.

2008 de Serhan Gürkan’ın karşısına çıkan Sinan Sipahi 284 oy aldı. Serhan Gürkan 346 oyla kazandı. Oy kullansaydım Sinan Sipahi’ye verirdim demiştim daha önce blogda. Kötünün iyisini seçmek mantıklı gelmiyor diyorum, biliyorum bir çelişki var ancak konu Kocaelispor olunca daha çok sahipleniyorum. Belki ulusal seçim içinde bu mantık geçerli olabilir. Tüm zamanların en kötü başkanını seçen 346 kişi, kendi çıkarları için seçtikleri abileri, trilyon verseler bir daha başkan olmam bile diyebiliyor.
0-9 yenildiğimiz maçta biletli seyirci sayısı 739. o kara günü yaşayan, acaba 10 olur mu? diye merakından maç sonuna kadar duran ve 10 olmayınca saçma sapan dokunsalar ağlayacak buruk bir sevinç yaşayan insanlardan hangisi o gün oy kullanan 346 kişiden birisidir? Bunları sorgulamakta saçmalıktır aslında.

Kocaelispor bitmiştir, Körfez belediye FK ise yine belediyenin kucağına oturtulmuş, a partisi gelirse a fk, b partisi gelirse b fk olmaya aday olduğundan, bayrak adam olarak gördüğüm Serdar Topraktepe ve Kocaelispor alt yapısı orada olduğu için maçlarına gittiğim takımdır. Gol attığında hatta galip geldiğinde bile sevinemediğim bir takım var elimizde.

Çilemiz hiç bitmiyor. İki çocuğundan birini doyurabileceği için, birini terk etmek zorunda kalan Afrikalı anne gibiyiz. Her daim boynu bükük olacağız.

9 Ekim 2011 Pazar

Kocaelispor 0 - 9 Yeni Malatyaspor

Seçin birini..





8 Ekim 2011 Cumartesi

Türkiye FK

Ülkemizde yolların ortasında rögar kapakları olmazsa olmazımız. Türk insanını, türk mimarisini, şehir planlamasını tanımada; ilerde toplum bilimciler, belki daha ilerde tarihçilerin yararlanacağı bilgilerdendir. Belki bin yıllar sonra bile bizi çözmek için kafa patlatacaklar, Toplumumuzu çözmeye çalışırken, Turist Ömer’in Zıt dediği komputer gibi çıldıracaklar.


Çünkü insanları çıldırtacak o kadar saçma sapan şeyler yapıyoruz ki, daha kötüsü bi çoğumuz artık alıştığımızdan bunlar normal gelmeye başladı.
Mesela Siyasette avrupa bildiğinin istemesiyle, birliğe katılabilmek için yaptığımız değişiklikleri; hayatımıza, toplumumuza yansıtmak, çarkları o kurallara göre döndürmek değil de avrupalıya o kurallara uyuyormuşuz gibi göstermek asıl yapmak istediğimiz. Yani adamların karşısına geçip kuralları yerine getirdik, artık koltuk altımızdaki defterde notumuzu aldık diyoruz ancak arka bahçede hiç öyle değil.

Futbolda uefa kriterlerine uymaktan bahsediyoruz. Neemiş uefa kriterleri? kimsenin umrunda bile değil aslında. Önemsediğimiz şey, kendi düzenimizi bozmadan bu işten nasıl sıyırılırız? Tezgahımızın önünü kimse kapatmasın, ne istiyorlarsa hallederiz rahat olun kardeşim tavırlarındayız. Şikede bile, herkes yapıyor biz niye yakalanıyoruz? diyoruz.

Herkes Hiddink’e yükleniyor. Korkak bir futbol oynatmış, ruhsuz bir takımmışız, ne biçim kadroymuş falan filan. Biz gerçekleri görmekten kaçtığımız için, evin tek erkek çocuğu gibi pohpohlanmaya alıştığımız, yaptığımız her hatanın üzerini örten arkamızı temizleyen birisi olduğu için hiç sorun yokmuş gibi yaşıyoruz.

Her milli müsabakada, sadece futbolda değil, her milli mücadelede oynadığımız oyunu kimse umursamıyor artık. Savaşabiliyor muyuz? Buna bakılıyor ki çoğu spor yazarı kullanıyor bu tabirleri. (savaşmak, ısırmak) hayvan mıyız acaba?


Sporcuların hedeflerinde istanbul takımlarına tranfer olmak, transfer ücretiyle araba almak, gol krali olmak, milli takıma seçilmek, üniversite kapısından döndük belki yeşil sahada yırtarız diyerek, hedefleri bu şekilde koyarak nasıl kendilerini ileri götürecekler acaba? Hamit’in maç sonunda söylediği sözleri dün akşam dinledikten sonra aklıma bir post yazmak geldi. Biz çocuklarımızı spor yapan nesiller olmaktansa, izleyen nesiller olsun diye maçlara bedava bile alıyoruz. Sanki o stadyumların bir çekiciliği varmış gibi. Hangi anne baba çocuğunu alıp güvenle deplasman maçına gidebiliyor? Bırakın deplasmanı, iç saha maçına gittiğinde endişe etmiyor? Stad tuvaletlerine girebiliyor? Yeme içme gibi ihtiyaçlarını karşılayabiliyor? Ya bizden kapıda toplanan bozuk paraları, içeride satılan simit sonrası geri alıyoruz. Neye yaradı şimdi bu güvelik uygulamaları? En basit uygulamamız bile böyle saçma!
Sporcu yetiştirme spor yapan gençlerle olur. O çocukları, yırtıp futbolcu olur, ferrari alırsın diye motive edersek. sonucunda dün akşamki gibi bir tokat yediğimizde, o çocuklara kızmaya hakkımız yoktur. Sporu sadece, spor yapmak olarak göremediğimizden hiçbir halt olamıyoruz maalesef.



Bir yabancı ülkemize gelip, bizim alıştığımız tepki vermediğimiz, saçmalıkları söylediğinde ise hemen ona giydiriyoruz. Hiddink, Fatih Terimvari olup egomuzu okşamadığı, insanımızı gazlamadığı,pohpohlamadığı, doğruları söyleyidiği için kızıyoruz.

Yurt dışına giden futbolcularımız oluyor mesela arada sırada, son olarak Tam Saha röportajında Umut Bulut anlatmış, oralara gidip farklı gelen şeyleri söyleyen her Türk futbolcu aslında farklı gelen şeylerle daha iyi anlatıyorlar futbolumuzun ne kadar futbol olmadığını. Bir başka örneği sadece futbol olarak değil, toplum olarak ne halde olduğumuzu anlatabilen bir haber vardı geçenlerde burada. Sadece sporda değil, yeni nesilleri yetiştirmede komple bir değişim yapılmalı. Sistemli geri zekalı insan yetiştirme çiftliğine doğru gidiyoruz.




Dün akşam maçı canlı izlemedim, gece tekrarı yayınlandı baktım biraz. Maç sonu Podolski'ye ve Löw'e yalvaran, elalemin şeyiyle gerdeğe girmeye çalışan ne kadar pis bi millet olmuşuz. Eline mikrofon alanı ekrana çıkartmışlar, o da normal gerçi yukarıda bahsettiğimiz gibi bir millet oluyoruz işte. Yazık!


Bu kadar zaman yazmamışız, blogu geçiştirme bir kaç post atmıştık. Bu da nasıl başladı nasıl bitti. =)

10 Eylül 2011 Cumartesi

İddaa ediyorum şike olacak!

bu hafta çok süper ligimiz başlıyor ya bende dedim götümden uydurduğum kendimce verilere dayandırdığım ama sizle paylaşmayacağım ilk hafta tahminlerimi sunmak istedim. hala takip eden var mıdır blogu bilmem ama alın size çok süper ligin tahminleri;

ESKİŞEHİRSPOR - BEŞİKTAŞ A.Ş. - 0
SAMSUNSPOR - GENÇLERBİRLİĞİ - 1
MKE ANKARAGÜCÜ - MERSİN İDMAN YURDU - 2
MANİSASPOR - TRABZONSPOR A.Ş - ilk yarı:0, ikinci yarı 2
KARDEMİR D.Ç. KARABÜKSPOR - SİVASSPOR - 1
BURSASPOR - KAYSERİSPOR 0
BÜYÜKŞEHİR BLD.SPOR - GALATASARAY A.Ş 0
MEDİCAL PARK ANTALYASPOR - GAZİANTEPSPOR 1
FENERBAHÇE A.Ş. - ORDUSPOR 1 (hatta semih oynarsa kesin gol atar aga)


Ahmet Çakar'ı twitterdan takip eden var mı bilmiyorum ama herif çok eğlenceliymiş. Telegol'e geri dönsün izlerim o programı.

herkese selam eder giderken Kocaelisporlu Kanye West'ten - Stronger çalarım size..

14 Şubat 2011 Pazartesi

Sevgiliyle Apaçi Dansı